Seyyid Nizâm Efendi
Pekçok talebe yetiştirdiAslen Bağdatlı olan Seyyid Nizâm Efendi, Kâsım Zülfikâr Mâzenderâni'nin ilim meclislerinde ve hizmetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Yavuz Sultân Selim Hânın pâdişâhlığı devrinde İstanbul'a geldi. Silivrikapı dışındaki (Zeytinburnu) dergâha şeyh oldu. Burada talebe yetiştirdi. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatıp onların dünyâda ve âhirette kurtuluşa ermeleri için gayret etti. Pekçok kimse onun sohbetlerinde bulunup feyz aldı. Çok kerâmetleri görüldü...
Seyyid Nizâm hazretlerinin zamanında yaşamış ve hacca gitmiş olan bir kimse şöyle anlatır: "Medine-i münevverede Resûlullah efendimizin mübârek Ravda-i mutahherasına karşı durup ağlayarak uyudum. Rüyâmda Resûlullahı gördüm. Bana buyurdular ki: 'İstanbul'da benim evlâdımdan Seyyid Nizâm vardır. Onu bul. Dâima ziyâret et. Böylece beni görmüş ve cemâlime ermiş olursun...' Ben hac dönüşü İstanbul'a gelip Seyyid Nizâm hazretlerini buldum, sık sık ziyâret ettim ve mübârek sohbetlerinden istifâde ettim.
"Bu dünyâdan gidelim!"
Seyyid Nizâm hazretleri altmış üç yaşına geldiğinde 1550 (H.957) senesi Muharrem ayının bir cumâ gecesinde rahatsızlandı. Ölüm hastalığı sırasında sağ tarafına bakıp; "Ceddim Resûl aleyhisselâm geldi. 'Bu dünyâdan gidelim, Cennet'e uçalım' buyuruyor" dedi. Rûhunu teslim etmeden önce burnundan kan geldi. Ellerini kana bulaştırarak güzel yüzlerine sürdü ve; "Allahü teâlâya hamd ve şükürler olsun ki bugün ceddim (dedem) hazret-i Hüseyin'in âlûde hûn (kana bulaşmış) oldukları gibi ben de öylece gidiyorum" buyurdu. "Yâ Allah" ism-i celilini söyleyerek rûhunu teslim etti...