Sözlerin Büyüğü, Büyüklerin Sözüdür
"OLGUNLUK BUDUR!.."Hâce Abdullah-i İmâmi, Alâeddin-i Attâr'ın sohbetine ilk kavuştuğu zaman, hocası ona şu meâlde bir beyit okudu: "Senden eser kalmasın; olgunluk budur./Kendini vahdette yok eyle; kavuşmak budur./(Sözlerin büyüğü, büyüklerin sözüdür./O büyüklerin sözünde Rabbâni tesir vardır."
Hâce Abdullah-i İmâmi bu beyti işittikten sonra, bütün gayretini ilim öğrenmeye ve öğrendiklerine uymaya çalıştı. Bulunduğu yolun edeblerine uymaya çok dikkat ederdi. Çok cömert ve mütevâzı idi. Seyyidlerin yükseklerinden birinin ısrâr ve teşvikiyle, Alâeddin-i Attâr'ın yolunu anlatan gâyet güzel bir risâle yazdı.
Sohbetlerinde hep hocasından bahseder, ondan duyduklarını anlatırdı. Vefatına kadar böyle devam etti. Vefatından kısa bir zaman önce talebelerine, mürşidi Alâeddin-i Attâr hazretlerinden iştittiği şu nasihatleri anlattı:
"Nefsi terbiye etmekten maksad, bedeni bağlılıklardan geçip, rûhlar ve hakikatler âlemine yönelmektir. Kul, kendi istek ve arzularından vazgeçip, Hakkın yoluna mâni olan bağlılıkları terk etmelidir. Bunun çâresi şöyledir: Kendisini dünyâya bağlayan şeylerin hangisinden istediği ân vazgeçebiliyorsa, bunun maksada mâni olmadığını anlamalıdır. Hangisini terk edemiyorsa ve gönlünü ona bağlı tutuyorsa, onun Hak yoluna mâni olduğunu anlamalı ve o bağlılığın kesilmesine çalışmalıdır. Bizim hocamız Şâh-ı Nakşibend, o kadar ihtiyatlı idi ki, yeni bir elbise giyse; 'Bu elbise falan kimsenindir' diyerek, onu emânet gibi giyerlerdi."
HAKÎKÎ GAYEYE ERMEK...
"Şuna inanmalı ki: Hakiki gâyeye, ancak mürşidin, yol göstericinin, rehberin sevgisi, rızâsı ile erebilir. Bu sebeple, mürşidin rızâsını, sevgisini taleb etmek, müride talebeye düşen başlıca görevdir."
"Müride, bütün işlerini mürşidine bırakmak düşer. Din işlerini, dünyâ işlerini, her çeşit işini mürşidinin tercihine, tedbirine vererek, mürşidi yanında kendisinin aslâ bir tercihi, seçmesi kalmaya."