Resûlullah efendimiz; "Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını dolaşmak, cenâzesinde bulunmak, dâvetine gitmek ve aksırdığı zaman elhamdülillah deyince, yerhamükallah demek" buyurdu. Fakat, dâvet ettiği zaman gitmek için şartlar vardır. İhyâ'ül-Ulûm kitabında buyuruluyor ki: "Çağıranın yemeği şüpheli ise veya İslâmiyetin yasak ettiği şey, meselâ ipek sofra örtüsü, gümüş kap ve tavanda, duvarda canlı resmi varsa veya çalgı çalınıyorsa, oyun, kumar gibi şeyler varsa, o çağrılan yere gidilmez." Böyle yasaklar bulunan yemeğe gitmek haram veya mekrûh olur. Çağıran kimse zâlim ise veya Ehl-i sünnet değil ise, fâsık ise, kötülük yapan ise veya övünmek için gösteriş için çağırıyorsa gitmek câiz olmaz.
Talebe arkadaşları ile sohbet etmek, bu yolun sünnet-i müekkedesidir. Hâce Behâeddîn Nakşibend-i Buhârî hazretleri buyurdu ki: "Bizim yolumuzun temeli sohbettir!" Uzlette şöhret vardır. Şöhret de, âfettir. Sohbet buyurulması, talebe arkadaşları ile birlikte olmaktır. Başkaları ile sohbet edilmez. Çünkü, birbirinde fâni olmak, yâni başkalarını unutmak, sohbetin şartıdır. Bu da, uygun arkadaşla olabilir.
Hasta yoklamak sünnettir. Hastanın bakıcısı varsa, ona bakıyorsa, başkalarının dolaşması sünnet olur. Bakacak kimsesi yoksa, dolaşmak vâcib olur. Cenâzede hazır olmalıdır. Hiç olmazsa birkaç adım birlikte gitmelidir. Böylece, meyyitin hakkı ödenmiş olur. Cumâ namazına ve her gün beş vakit namaz için cemâate ve bayram namazlarına gitmek İslâmın zarûri emirleridir. Herhâlde gitmek lâzımdır. Bunlardan sonra kalan vakitleri, yalnız geçirebilirsiniz. Fakat önce doğru bir niyet lâzımdır. Dünyâ çıkarlarından bir şeyi düşünerek, uzleti kirletmemelidir.