Tasavvuf, Her An Allahü Teâlâ Ile Olmaktır
Nasiruddin Mahmûd Çırağ, huzûruna gelen herkese namazı zamânında ve cemâatle kılmasını tavsiye ederdi. Kendisi de çocukluğundan itibâren bu husûsa çok dikkat ederdi. Namazın faydalarını, Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şeriflerden ilgili yerleri okuyarak anlatırdı. "Hayâtımız iki önemli şeye dayanır. Bunlar: Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin emirlerini yapmak, O'nların yasak ettiklerinden kaçmaktır" buyururdu.
Bir sohbetlerinde şöyle buyurdu: "Mübtedi yâni işe yeni başlayan, vakit sâhibidir. Vakit sâhibi, içinde bulunduğu vakti bir daha ya bulurum, ya bulamam deyip, vaktini fırsat bilip, değerlendiren, onu farzları yerine getirdikten sonra, Kur'ân-ı kerim okumak, nâfile namaz kılmak, Allahü teâlâyı anıp hatırlamakla geçiren kimsedir. İşte, tasavvuf yolunda ilerleyen kimse böyle vakitlerini muhâfaza ve mâmur ederse, hâl sâhibi olması umulur. Mânevi ilimlere ve hallere böyle gayretler, çalışmalar neticesinde kavuşulur."
"Kulluk, her an Allahü teâlâya muhtaç olduğunu bilmek ve O'nun Resûlüne tam tâbi olmaktır."
Tasavvufun ne olduğu sorulduğunda, şöyle cevap verdi: "Tasavvuf on şeyi içerisine alan bir isimdir. Birincisi, dünyâdan (lâzım olan) az bir mikdârı edinmek. İkincisi, kalbin Allahü teâlâya güvenip dayanması. Üçüncüsü, tâat olan Allahü teâlânın beğendiği şeylere rağbet etmek. Dördüncüsü, yediği içtiği ve kullandığı şeylerin helâlden olmasında titiz davranmak. Beşincisi, kalbin Allahü teâlâ ile meşgûl olması. Altıncısı, gizli olarak Allahü teâlâyı hatırlamak. Yedincisi gerçek ihlâsa sâhip olmak. Sekizincisi, şek ve şüpheden uzak, kati bir imâna sâhip olmak. Dokuzuncusu, tam bir teslimiyetle Allahü teâlâya yönelmek. Onuncusu, ihtiyaçlarını başkasından istemeyip, şikâyette bulunmamak... Kimde bu on haslet bulunursa, tasavvuftan söz etmeye lâyıktır. Yoksa yalancıdır. Tasavvuf, kalbi temizlemek ve her an Allahü teâlâ ile olmaktır."
Nasiruddin Mahmûd Çırağ hazretleri, 1356 (H.757) senesinde vefât etti.