“üveysî” Bir Zat Rüstem Halîfe
Zamânını ilimle geçirirdi...Bu mübarek zat, zamânının çoğunu, talebelere ilim öğretmekle ve ibâdetle geçirirdi. Başlangıçta, "Zeyniyye" tarikatından Şeyh Hacı Halife'nin hizmetinde bulunup, ondan çok istifâde etti. Dünyâdan elini eteğini çekip, hocasının yoluna tam uydu. Fakat hâlinden üveysi meşrepli olduğu anlaşılıyordu. Yüksek velilerin rûhlarından feyz alarak, çok mârifetlere kavuşmuştu.
Lâmii Çelebi, şöyle anlatır:
Bir ara gözümde bir ağrı peyda olmuştu. Bir gün bana; "Gençliğimde ben de gözlerimden çok çektim. Kullandığım ilaçların hiçbiri fayda vermedi. Sonunda, bir gün yolda giderken, bir gençle karşılaştım. Bana; 'Gözlerinin iyi olmasını dilersen, sünnet-i müekkede olan namazların son iki rekatında Muavvizeteyn (Felak ve Nâs) sûrelerini oku. Cenâb-ı Hakk'ın izniyle şifâ bulursun inşaallah!" dedi. Onun tavsiyesine uyup dediklerini yaptım. Gözümün ağrısı geçti. Siz de böyle yapın!' deyince, ben biraz haddi aşarak; 'O genç kimdi?' diye sordum. Rüstem Halife de: 'Şânı yüce bir kişidir' diye cevap verdi. Anladım ki, Hızır aleyhisselâm imiş. Târif edilen şeyi ben de yaptım ve Allahü teâlânın izniyle, gözlerim tam sıhhate kavuştu...
Hâlini hep gizlemiştir...
Rüstem Halife Bursevi, gâyet edebli bir kimseydi. Hâlini her zaman gizlerdi. Sâdece gerektiği zamanlarda konuşurdu. Bana 'Evlâd' diye seslenirdi. Bu sebeple şöyle vasiyet etti: 'Evlâd! Beni Müslümanların omuzlarına yük etme. Yakın bir yere defnedesin!' Bunun çindir ki, onu, Hisar içinde ceddimize mensup bulunan babam merhum Osman Çelebi'nin yanında toprağa verdim. Allahü teâlâ şefâatine nâil eylesin!"