Yahyâ Bin Ahmed “münâvî”
Çok talebe yetiştirdi...Münâvi hazretleri, ömrü boyunca ilim öğrenmek ve öğretmekle, ibâdet ile meşgûl oldu. İlim ve amelde, zamânındaki âlimlerin önde gelenlerindendi. Bilhassa fıkıhta üstün bir dereceye yükseldi. İlim tâliblerine; fıkıh, kırâat, Arab dili ve edebiyâtı, tefsir, hadis ve tasavvufu öğretti. Çok talebe yetiştirdi. Mısır'da kâdılık vazifesinde bulundu, fetvâlar verdi.
Münâvi hazretleri, kuvvetli imân sâhibi, sâlih, çok ibâdet eden, sünnet-i seniyyeye bağlı, tevâzu ve kerem, cömertlik sâhibi, herkese iyilik eden bir zâttı. Talebelerinin elbisesini verir, gönüllerini hoş ederdi. Müsâmahası çoktu. Dünyâ malına gönül bağlamadı. Vefât ettiğinde, cenâze namazı görülmemiş bir kalabalık tarafından kılındı...
Münâvi hazretleri, bir gün Kâdı Şerefüddin Ensâri'nin ziyâretine gitmişti. Evin dışarı kısmında oturdular. Kâdı Şerefüddin dedi ki:
-Efendim, burada çok kuş var. Kilimlerimizin ve kitaplarımızın üstünü kirletiyorlar. Biz ne yaptık ise çâresini bulamadık!
Yahyâ Münâvi hazretleri başını kaldırıp kuşlara baktı ve; "Ey kuşlar! Buradan gidin ve bir daha buraya gelip kilim ve kitapların üzerini kirletmeyin" dedi. Ondan sonra bir daha Kâdı Şerefüddin'in evinin üstüne kuşlar gelip konmadılar ve kilimleri ile kitaplarının üzerini kirletmediler...
İmâm-ı Şâfii hazretlerine komşu
Bu mübarek zat, vefâtına yakın şöyle buyurdu: "İki cihânın efendisine kavuşmaktan başka arzum yoktur. Bütün emellerim buna bağlı olup, kurtuluşum bununladır..."
Münâvi hazretleri 1467 (H.871) senesinde Kâhire'de vefât etti. Cenâze namazında sultan da hazır bulundu. İmâm-ı Şâfii hazretlerinin türbesi yakınına defnedildi.