Yavuz Sultan Selim Ve Halimi Çelebi

Yavuz Sultan Selim Ve Halimi Çelebi
Bunun üzerine o kimse yaklaşıp, dizine yapıştı ve; "Korkma, biz de senin gibi insanız. Seni ziyâret için geldik." dedi. Molla Şemseddin, kapıların kilitli ve pencerelerin demirli olduğunu görüp, bu kimsenin ricâl-i gâipten olduğunu anladı. Yazmayı bırakıp, sohbete başladılar. İlk önce şöyle sordu: "Arap diyârının tamâmı fethedilip Osmanlı topraklarına katılacak mı? Yoksa dönüşten sonra tekrar başka milletlerin eline mi geçecek?" O zât dedi ki: "Yavuz Sultan Selim Hân bu vazife ile vazifelendirildi. Mübârek beldelerin, Mekke ve Medine'nin hizmeti ona ve nesline verildi. Şimdi İslâm pâdişâhları arasında makbûl olan Âl-i Osman'dır. Selim Hân dahi evliyânın dışında değildir." dedi.Molla Şemseddin dedi ki: Sultan Selim'in saltanat süresi uzun sürer mi?" O kimse; "Üç yıl vakti vardır." dedi. Molla Şemseddin tekrar sordu: "Konağında oturduğum Halimi Efendinin sonu nicedir? Yâni ne zaman vefât eder?" O zât dedi ki: Şam'ı öteye geçemez, orada kalır." Şemseddin Efendi dedi ki: "Ya benim ölümüm ne zaman olur?" O zât; "Kişiye kendi ölüm zamânını bilmek âdetullaha ters düşer. Hiçbir nefs nerede öleceğini bilemez." dedi. Şemseddin Efendi; "Ricâl-ül-Gayb, Allahü teâlânın bildirmesiyle bilebilirler. Lutf edip de beni uyarınız." dedi. Bunun üzerine; "Allahü teâlâ bilir, ama sen dahi Halimi Çelebi ile aynı günde vefât edip, sizinle birlikte bir cenâze daha zuhûr eder. Yavuz Sultan Selim Hân, üçünüzün de cenâze namazında hazır bulunur." dedi. Koynundan bir arâkiyye (tiftikten ince başlık) çıkarıp, Şemseddin Efendiye; "Bu, Selim Hana hediyemizdir. Ona iletin." buyurdu. Bir daha çıkarıp; "Bunu da Halimi Çelebi'ye veresin" dedi. Bunun üzerine Şemseddin Efendi; "Bana bir hâtıranız olmaz mı." dedi. "Sana bir şey hazırlamadım. Eğer kötü demezsen, başımdaki arâkiyyeyi vereyim." dedi. Şemseddin Efendinin istek göstermesi üzerine başındaki arâkiyyeyi ona verip; "Kitabını yaz bakayım, nice hızlı yazarsın göreyim." dedi. Şemseddin Efendi yazmaya başladı. Gaybden gelen o zât hemen gözden kayboldu.Bu durumları Hasan Can'a anlatıp, arâkiyyeyi Selim Hana ulaştırması için verdi. Hasan Can da arâkiyyeyi vermek üzere Selim Hanın huzûruna vardı. Olanları anlatıp, arâkiyyeyi Selim Hana verdi. Selim Han arâkiyyeyi alıp, kokladı ve yüzüne saygı ile sürdü.Pâdişâh Mısır'dan Şam'a doğru yola çıkınca, Halimi Efendi hastalandı. Hekimlerin ilaçları fayda etmedi. Yavuz Sultan Selim Han onu zaman zaman ziyâret edip kalbini hoş tutmaya çalıştı. Üçüncü günde, Halimi Çelebi vefât etti. Aynı gün, Molla Şemseddin ve Pâdişâhın sarayından bir hoca da vefât etti. Üçünün de cenâze namazı aynı yerde kılınıp, Yavuz Sultan Selim Han hazır bulundu.Nakledilir ki: Yavuz Sultan Selim Hân Anadolu topraklarına ayak basınca, sık sık hocasını hatırlar; "Mevlanâ Abdülhalim ile sefere çıktık, şimdi ise, sâdece onun hâtıralarıyla dönüyoruz." diyerek, saygı ve sevgisini dile getirdi.

Ey Mahmûd! Uzat Elini Seni Yukarı Çekeyim

Vehbi Tülek

Nefis, Çok Övülmesi Yüzünden Firavunlaştı

Vehbi Tülek

İnsanların Hep Iyi Taraflarını Gör, Günahlarını Araştırma!

Vehbi Tülek

Amellerin En Iyisi, Insanın Kendini Hesâba Çekmesidir

Vehbi Tülek

İhlâs Ve Muhabbetle Yazılan Bir Eser

Vehbi Tülek