Yemenli Velî Hasan Sekkâf
KABİRDEN YÜKSELEN NUR...Hasan Sekkâf zamanında bulunan büyük âlimlerin derslerinde bulundu. Babası da büyük âlimlerden olduğu için, kısa zamanda yetişip meşhûr oldu. İsmi, her tarafta söylenmeye başlandı. Herkes tarafından sevilirdi. Çok kerâmetleri görülmüştür...
Hasan bin Abdürrahmân es-Sekkâf, bir gün, evliyâdan Muhammed bin Hakem ismindeki bir zâtın kabrini ziyâret etmişti. Yanında da talebelerinden Abdullah bin Muhammed isminde birisi vardı. Bu talebe Hasan bin Abdurrahmân'dan, Muhammed bin Hakem'in rûhâniyetinin kabrinden kendilerine keşfolmasını, gösterilmesini istedi. O da kabûl etti. Bu sırada, Muhammed bin Hakem'in kabrinden güneş misâli bir nur çıktı. Bu nurun heybeti ile aklı başından giden talebe, bayılarak yere düştü. Evine götürüldü. Üç gün o hâlde kaldı. Üçüncü gün Hasan Sekkâf hazretleri o talebenin evine gitti. Şifâ için bazı âyet-i kerimeler okuyup duâ etti. O talebe, bundan sonra kendine gelebildi.
Hasan bin Abdürrahmân'ın, bir kimseye sekiz altın borcu vardı. Bir gün, alacaklı olan kimse alacağını istedi. O ânda da Hasan Sekkâf'ın sâdece beş altını vardı. O da kız kardeşi Zeyneb'de emânet olarak duruyordu. Ondan beş altını aldı. Bir kese içinde getirip, alacaklıya verdi. Alacaklı, verilen altınları saydı. Kesenin içinde sekiz altın vardı. Tamam olduğunu söyleyip gitti...
"NİÇİN BÖYLE SÖYLÜYORSUN?"
Rivâyet edilir ki, bir gün kardeşinin oğlu Muhammed Hasan Sekkâf'ın evine misafirliğe gelmişti. Bir müddet sohbetten sonra, Hasan Sekkâf kalkıp hanımının bulunduğu odaya geçerek; "Haydi, [müstakbel] zevcin için yemek hazırla dedi. Hanımı hayretle; "Benim zevcim ne demek? Benim zevcim sensin. Niçin böyle söylüyorsun?" deyince, Hasan Sekkâf hazretleri buyurdu ki: "Benim vefâtımdan sonra sen bu kardeşimin oğlu ile evlenirsin." Hanımı bir şey demeyip sustu. Bu hâdiseden kısa bir müddet geçti. Hasan Sekkâf hazretleri vefât etti. Hanımı da o zât ile evlendi...