Yüzleri Siyah Ve Gök Gözlü Iki Melek
Berâ bin Âzib'in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadis-i şerifte, Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) "Kâfire, 'Rabbin kim?' diye suâl olunur. O da; 'Bilmiyorum' der. O zaman kâfire demir bir topuz ile vurulur. Eğer bununla bir dağa vurulmuş olsa idi, o dağ toprak olurdu. Kâfir, o topuz ile vurulunca öyle bir bağırır ki sesini insan ve cinden başka her şey işitir" buyurdu.
Diğer bir hadis-i şerifte; "Ölü kabre konulunca, yanına iki melek gelir. Onu tutarlar. 'Rabbin kimdir?' diye suâl ederler. Ölü; 'Rabbim Allahü teâlâdır' der. 'Size gönderilen o zât kimdir?' diye suâl ederler. Ölü; 'O, Allahü teâlânın Resûlüdür' der. 'Bunu nereden biliyorsun?' derler. Ölü; 'Allahü teâlânın kitabı Kur'ân-ı kerimde okudum. Ona imân ettim ve Onu tasdik ettim' der."
Enes bin Mâlik'in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği diğer bir hadis-i şerifte, Resûl-i ekrem "Ölü kabre konulunca, yanına yüzleri siyah ve gök gözlü iki melek gelir. Birine Nekir, diğerine Münker denir. O kimseye; 'Muhammed hakkında ne dersin?' dediklerinde, eğer mümin ise, bu iki meleğin suâllerine cevap olarak; 'Muhammed, Allahü teâlânın kulu ve Resûlüdür. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühü' der. Bu iki melek; 'Biz elbette biliyoruz ki, sen dünyâda da böyle derdin' derler. Sonra o kimsenin kabri her tarafından kırkar metre genişler ve aydınlanır. Bundan sonra o kimseye uyu denildiğinde, o kimse; 'Beni bırakın, çoluk çocuğuma gidip bu hâli haber vereyim' der. Melekler ona; 'Kendisini ancak, çok sevdiği hanımı uyandıran yeni dâmâd gibi rahat uyu' derler. Böylece, Allahü teâlâ onu yattığı yerden uyandırıncaya kadar, rahat ve huzûr içerisinde uyur... O kimse kâfir ise, bu iki meleğe cevap olarak; 'Ben bilmem, insanlardan işitirdim, bir şeyler söylerlerdi, ben de onu söylerdim' der. Bu iki melek; 'Biz elbette biliyoruz ki, sen öyle derdin' derler. Sonra toprağa; 'Sıkış!' diye emrolunur. Toprak o kimse üzerine sıkışır, kaburga kemiklerini birbiri üzerine geçirir ve Allahü teâlâ onu bu yattığı yerden kaldırıncaya kadar, dâima azâbda bulunur' buyurdu."