Ahmed Tahâvî

Ahmed Tahâvî hazretleri, Hanefî fıkıh âlimidir. 238’de Mısır’da dünyaya geldi, 321 [m. 933]’de orada vefât etti. “Ehl-i sünnet vel-cemâat” kitabının baş kısmında, itikâd ile alâkalı şöyle buyuruyor: 

“Allahü teâlâ birdir. O’nun ortağı ve benzeri yoktur. O, her şeye kâdirdir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Başlangıcı ve nihâyeti (sonu) yoktur. Sâdece O’nun dilediği olur. Yarattığı şeylere ihtiyâç duymadan yaratan ve yarattıklarının rızkını güçlüğe düşmeden verendir. Allahü teâlânın, yaratıcı ve terbiye edici sıfatı vardır. O, mahlûkâtı ilm-i ezelîsine muvaffik olarak yaratmıştır. Mahlûkâtın kaderini tayin etmiş, onlar için belli ölçüler koymuştur ve ecellerini de tayin etmiştir. Her şey O’nun kudreti ve dilemesi ile meydana gelir. Olup bitenler hakkında, ancak Allahü teâlânın dilemesi geçerlidir. O’nun dilediğinden başka, kulların hiçbir irâdesi yoktur. Allahü teâlânın, insanlar için dilediği olur, dilemediği ise olmaz. Kur‘ân-ı kerîm Allahü teâlânın kelâmıdır. Allahü teâlâ, onu vahiy sûretiyle Resûlullah efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) indirdi. 

Kur’ân-ı kerîm mahlûk değildir. Allah kelâmıdır. Kim Kur’ân-ı kerîmi dinler ve dinlediği Kur’ânın insan sözü olduğunu iddia ederse, küfre girmiş olur. 

Muhammed aleyhisselâm, Allahü teâlânın seçkin kulu, üstün nebîsi ve kendisinin râzı olduğu resûlüdür. Resûlullah efendimiz, Peygamberlerin sonuncusu, müttekîlerin imâmı, peygamberlerin önderi ve âlemlerin Rabbi olan Allah’ın sevgilisidir. O’nun Peygamberliğinden sonra ortaya atılacak olan her çeşit peygamberlik dâvâsı, sapıklık ve nefsin arzusuna uymaktan ibârettir. Îmân; dil ile ikrâr, kalb ile tasdîkten ibârettir. Îmân tektir, îmân sahipleri eşittirler. Gerçekte mü’minlerin arasındaki üstünlük ise; takvâ, Allahü teâlâya karşı gelmekten korkmak, nefsânî arzulara uymamak ve daha lâyık olana sımsıkı bağlanmak sûretiyle elde edilir. Mü’minlerin hepsi, Allahü teâlânın dostudur. Allah katında en değerlileri ise; daha itaatkâr olanları ve Kur’ân-ı kerîme en çok uyanlarıdır. 

Kaza ve kader bilgisi, Allahü teâlânın kullarından sakladığı sırlardan birisidir. Allahü teâlâ bu bilgiyi, en yakın meleklerine ve şeriat sahibi Peygamberlerine (aleyhimüsselâm) bile açmadı. Bu bilgi, büyük bir deryadır. Kimsenin bu denize dalması, kaderden konuşması caiz değildir. Kaza ve kaderden konuşmaktan ve bu husûsta düşünmekten çok sakınınız. Allahü teâlâ, ondan konuşmayı yasakladı...” 

Toplam Görüntülenme: 825

Yayın tarihi: Salı, 16 Ekim 2012

Bunları okudunuz mu?