Amr bin Vehb'in akıllı ve güzel kızı

Eshab-ı kiramdan biri, Resûlullah sallallahü aleyhi ve selleme geldi ve şöyle dedi: -Ya Resûlallah! Siyahlığım ve yüzümün sevimsizliği, cennete girmeme engel olur mu?
Bunun üzerine, Resûlullah efendimiz “Hayır, olmaz” buyurdu.

“BEN, SOYLU BİRİYİM!..”
Buna karşı o kimse şöyle dedi:
-Ya Resûlallah! Benî Selim kabilesindenim. Kavmimin içinde soylu biriyim. Dayılarımın siyahlığı bana ağır basmış... 
Onun bu sözlerini dinleyen Resûlullah efendimiz bir müddet sükût buyurdular ve sonra:
- Sakif kabilesinden Amr bin Vehb’in evine git. Kapısına yavaşça vur; selâm ver. İçeri girince şöyle söyle: “Resûlullah kızınızı bana zevce olarak verdi.” 
Amr bin Vehb’in güzellikten ve akıldan yana nasipli bir kızı vardı. O kimse gitti, kapıyı vurdu, selâm verdi. Arapça konuştuğunu görünce merhaba deyip kapıyı açtılar. Ama siyahlığını ve yüzünün sevimsizliğini görünce ondan hoşlanmadılar.
-Resûlullah efendimiz kızınızı bana zevce olarak verdi, deyince onu kötü bir şekilde reddettiler... 
O kimse, oradan çıkınca, doğru Resûlullah efendimizin yanına geldi. O, gittikten sonra, kız, babasına şöyle dedi:
-Ey babacığım! Vahiy seni rüsvay etmeden bir kurtuluş yolu ara! Eğer Resûlullah efendimiz beni ona zevce olarak vermiş ise, Allah’ın ve resûlünün rıza gösterdiğine razıyım.
Babası hemen çıktı, peygamber efendimizin yanına geldi ve ona yakın bir yere oturdu. Resûl aleyhisselam onu görünce sordu:
-Sen misin, Allah’ın Resûlünü reddeden?
O da bu söze karşılık şöyle dedi:
-Yaptım; ama Allah’tan bağışlanmamı istedim. O siyahî adamın yalan söylediğini sanmıştım. Eğer doğru ise, kızımızı ona zevce olarak veriyoruz. Allah’ı ve Allah’ın Resûlünü darıltmaktan Allah’a sığınırız.

“DÜNYALIK HİÇBİR ŞEYİM YOK!”
Bunun üzerine dört yüz dirhem mehir ile nikâhı kıydılar. Resûlullah damada şöyle buyurdu: 
-Hanımının yanına var; huzuruna gir!
-Ya Resûlallah! Seni hak peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, dünyalık hiçbir şeyim yok. Kardeşlerime gidip bir şeyler istemem lâzım, deyince, Hazreti Osman ve Hazreti Ali ona hemen dörtyüz dirhem verdiler. 
Damat, bunları aldıktan sonra pazara çıktı. Şen ve sevinçli idi. Hanımına bazı şeyler alıyordu. Bu arada bir ses duydu!.. 
Bu mübarek siyahî sahabe ne duydu ve bu nikâhın sonu nasıl neticelendi, o da yarına...

Toplam Görüntülenme: 1698

Yayın tarihi: Pazar, 17 Ocak 2010

Bunları okudunuz mu?