Feyiz ve berekete kavuşanlar

Abdurrahmân Makdisî hazretleri hadîs ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 594 (m. 1197)’de doğdu. 656 (m. 1258)’de Filistin’de Nablus’da vefât etti. Kitaplarında naklettiği bazı hadis-i şerifler:

"Bir gün annesi, Abdullah bin Ömer'e (radıyallahü anhüma):
-Abdullah! Gel bak sana ne vereceğim, diye seslenmişti. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de misafir olarak orada bulunuyordu. Abdullah'ın annesine sordu:
- Çağırdığın Abdullah'a ne vereceksin?
- Hurma vereceğim ya Resulallah!
- Peki öyleyse. Eğer bir şey vermeyeceğin hâlde vereceğini vadederek çocuğu aldatmış olsaydın, sana yalan söylemiş gibi günah yazılacaktı."  
"Ömer (radıyallahü anh) anlatıyor: Bir gün Peygamber Efendimiz esirler arasında çocuğundan ayrılan bir kadın gördü. Kadın çocuğunun hasretinden rast gelen çocuğu kucağına alıyor, onu sevip emziriyordu. Peygamber Efendimiz eshabına:
- Hiç bu kadın çocuğunu ateşe atar mı? diye sordu. Eshab-ı kiram: 'Asla' cevabını verdiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:
- O hâlde, biliniz ki, Allah’ın kullarına merhameti, bu kadının çocuğuna merhametinden daha fazladır, buyurdu."
"Aişe (radıyallahü anha) vâlidemiz anlatıyor: Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:
-İçinizden birisi, besmele çekmeyi unutup da yemek yemeye başlamış bulunursa, bu durum hatırına gelir gelmez; (başlangıcında da, bitiminde de Allah'ın adı ile niyetiyle) manâsına gelen (Bismillahi evveluhû ve âhirâhû) desin."
"Benim ümmetime bir zaman gelecek ki, ulemayı güzel elbise, Kur'an-ı kerimi güzel sesle tanırlar ve Allah'a yalnız ramazan ayında ibadet eder. Böyle oldu mu ilmi, hilmi ve rahmeti olmayan bir hükümdarı Allah onlara musallat eder."
Abdurrahmân Makdisî hazretleri bir şiirinde özet olarak şöyle der:
“Ey ilim öğrenmek isteyen kişi! Hadîs-i şerîf ilmi en üstün ve kıymetli bir ilimdir. Onu öğrenmekle feyiz ve berekete kavuşulur. Öyle kıymetli bir ilimdir ki, mesela fıkıh ilmi onun üzerine bina edilmiştir. Hadîs ilmi kaynaktır. Hükümler ondan çıkar. Nasıl üstün olmasın ki, o ilim olmasaydı, kurtuluş yolları nasıl aydınlanırdı. Hidayete nasıl kavuşulurdu. O ilim gibi, o ilme sahip olan muhaddisler de çok kıymetlidir. Onları seven ol, yarın kurtulasın. O ilim, âlimleri koruyucudur. Onlar, bu ilmi öğrenmek için yerlerinden, yurtlarından ayrılıp, diyar diyar gezdiler. Hiç yerinde oturanlarla, bunlar bir olabilir mi? Onlara bir denk, bir benzer bulunamaz; faziletleri apaçıktır.”

Toplam Görüntülenme: 1088

Yayın tarihi: Pazartesi, 15 Ağustos 2016

Bunları okudunuz mu?