Şâfiî Fıkıh âlimi Ahmed Bin Zeyd
"SÖZDE ÂLİMİN HÂLİ!..""Başkalarına emirleri ve yasakları bildirip, kendisi ise bunlara riâyet etmeyen sözde âlimin hâli şu kimseye benzer ki, ortada herkesin yemek istediği, görünüşte lezzetli olan bir yemek olsa, fakat bu yemek zehirli olsa, yemeğin zehirli olduğunu orada bulunanlardan yalnız birisi bilse, diğerlerine; 'Bu yemekten sakın yemeyiniz. Bu yemek zehirlidir' dese, fakat kendisi bir taraftan yese, diğerleri bunun sözüne hiç itibâr etmezler. 'Bu bir yalancıdır. Hakikaten zehirli olsaydı, kendisi yemezdi' diyerek, o yemekten yemeye başlarlar. O yemek aslında zehirli olduğu için, yiyenlerin hepsine çok zararlı olur..."
Bu mübareğin bulunduğu çevrede bid'at ehli ve akideleri bozuk kimseler vardı. O zaman, o mıntıkanın vâlisi Muhammed bin Ali Mehdevi idi. Ahmed bin Zeyd hazretleri, oradaki bid'at ehli kimselerin akidelerinin bozuk olduğunu insanlara anlatırdı. Hattâ, Sünnet-i seniyyeye yapışıp, bid'atlerden sakınılmasını teşvik eden bir kitap yazdı. Bunun üzerine Muhammed bin Ali Mehdevi, kalabalık bir askerle birlikte, Ahmed bin Zeyd hazretlerinin bulunduğu yere geldi ve o mübareğin evine hücum etti. Herhangi bir mukâbelede bulunmadıkları hâlde, Ahmed bin Zeyd'i, oğlu Ebû Bekr'i, çoluk-çocuğunu ve onu sevenlerden bir kısmını şehid ettiler. Evinde pekçok mal vardı. Bu mallar, halka âit idi. Onun yanına emânet olarak bırakmışlardı. O havâlide herkesin i'timâd edip güvendiği bir zât olduğu için, halk, mallarını ona emânet olarak bırakıyorlardı...
ZULMÜNÜN CEZASINI GÖRDÜ!..
Aradan çok geçmeden, Muhammed bin Ali Mehdevi yaptığı zulmünün cezasını gördü. Şöyle ki; bir gün bir katıra binmişti. Katır, yolda giderken birdenbire ürküp, vâliyi üzerinden yere attı. Fakat ayaklarından birisi üzengiye takılıp kaldı. Katır, koşuyor ve vâliyi de kendisi ile beraber yerde sürüklüyordu. Bir müddet katırı kimse yakalayamadı. Ancak büyük bir çalışma ve çabadan sonra yakalayabildiler. Ona, katırın niçin ürküp kaçtığı sorulduğunda, şöyle anlattı: "Aniden Ahmed bin Zeyd'i gördüm. Katırın karşısına çıkıp, elini salladı. Bundan ürken katır, sür'atle kaçmaya başladı..."
Vâli birkaç gün hasta yattı. Sonra vefât etti..