İbrâhim Şirvânî Hazretleri
"Yavrum! Bu dünya, imtihan yeridir. Dünyanın görünüşü, yalancı yaldızlarla süslüdür. Kötü kadına benzer. Yüzünü saçlar, kaşlar, ben ile boyamışlardır. Görünüşü tatlıdır. Tâze, güzel, körpe sanılır. Fakat aslında, güzel koku sürülmüş bir ölü gibidir. Sanki bir leştir ve böcekler, akrebler dolu bir çöplüktür. Su gibi görünen bir serâbdır. Zehirlenmiş şeker gibidir. Aslı haraptır, elde kalmaz. Kendini sevenlere, arkasına takılanlara, hiç acımayıp, en kötü şeyleri yapar. Ona tutulan akılsızdır, büyülenmiştir. Âşıkları delidir, aldatılmıştır. Onun görünüşüne aldanan, sonsuz felakete düşer. Tadına, güzelliğine bakan nihâyetsiz pişmanlık çeker. Server-i kâinât, Habib-i Rabbil'âlemin buyurdu ki: (Dünya ile âhıret birbirinin zıddıdır, birbirine uymaz. Birini râzı edersen, öteki gücenir.)Yavrum! Bu, pek kötü olduğunu anladığın dünya, nedir biliyor musun? Dünya, seni, Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler demektir. Kadın, çocuk, mal, rütbe, mevki düşüncesi, Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar, oyunlar, (Mâlâ-yâni) ile, yâni faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek, [kumarlar, kötü arkadaş, kötü filmler, mecmû'a ve romanlar], hep bunun için dünya demektir. Âhırete faydası olmayan ilimler, dersler de, hep dünyadır.
"HANGİ BABAYİĞİT DİNLER!.."
Din ile dünyayı birlikte kazanmak imkânsızdır. Âhıreti kazanmak isteyenin, dünyadan vazgeçmesi lâzımdır. Bu zamanda, dünyayı tamamen terk etmek, kolay değildir. Hiç olmazsa, hükmen terk etmek, yâni terk etmiş sayılmak lâzımdır. Bu da, her işte İslâmiyete uymak demektir. Yiyecekte, içecekte, giyecekte ve ev kurmakta İslâmiyete uymak lâzımdır. İslâmiyete uymakla ziynetlenen bir kimse, dünyanın zararından kurtulmuş olur ve âhıreti kazanır. Dünyayı, böyle hükmen de terk edemeyen kimse, münâfık demektir. Îmanlı olduğunu söylemesi, âhırette kendisini kurtaramaz. Yalnız dünyada, malını ve cânını korur. Dünyanın bu kadar gösterişli hâli, hademesi, hizmetçileri, tatlı yemekleri, çeşidli şerbetleri, süslü, câzibeli elbiseleri ve nice zevkleri karşısında, hangi babayiğit, hangi bahtiyar kimse, bu doğru söze kulak verip dinler?"