bunu Sana Kim Haber Verdi?..
"ONLAR BENDEN UZAKTIR!.."Muhammed Bâkır hazretleri, zamânında bütün dünyâdaki evliyânın feyz kaynağı oldu... Hazret-i Ebû Bekir ve hazret-i Ömer'i çok severdi. Zamânında bâzı kimselerin bunlara düşmanlıkta bulunduklarını ve bunu da Ehl-i beyte olan sevgilerinden yaptıklarını iddiâ ettiklerini duyunca, çok üzüldü: "Ben hazret-i Ebû Bekir'le hazret-i Ömer'e düşmanlık eden kimselerden uzağım. Onlar da benden uzaktır" buyurdu.
Bir gün, sohbet esnâsında, hazret-i Ebû Bekir'den rivâyetle bir hadis-i şerif okudular. Orada bulunanlardan birisi; "Hayır, bu hadis-i şerifin râvisi, Ebû Bekir değil, başka bir zâttır" dedi. Bunun üzerine İmâm toparlandı, ellerini dizlerine koydu ve; "Ey hazret-i Ebû Bekir! Bu hadis-i şerifin râvisi siz değil misiniz?" dedi. Bunun üzerine "Evet, yâ Muhammed bin Ali, doğru söylüyorsun. O hadis-i şerifin râvisi benim" sesi duyuldu ki, herkes bu sesi işitti.
İmâm-ı Muhammed Bâkır, İmâm-ı A'zam Ebû Hanife'ye bakıp; "İslâmiyeti bozanlar çoğaldığı zaman, sen onu canlandıracaksın. Sen korkanların kurtarıcısı, şaşıranların sığınağı olacaksın! Sapıkları doğru yola çevireceksin. Allahü teâlâ yardımcın olacak!" buyurdu.
"SEN NE İŞ YAPARSIN?.."
Bir kimse şöyle anlatmıştır:
Elli kişi kadar bir cemaat ile İmâm-ı Muhammed Bâkır hazretlerinin sohbetinde idik. O sırada Kûfe'den bir kimse geldi. İmâm-ı Muhammed Bâkır'a dönerek, "Kûfede falan kimse sizin yanınızda bir melek olduğunu ve o meleğin sana mü'mini, kâfiri, dostunu ve düşmânını haber verdiğini söylüyor" dedi. İmâm, o kimseye, "Sen ne iş yaparsın?" diye sordu. "Buğday satarım" dedi. "Yalan söylüyorsun" buyurdu. "Ara sıra arpa da satarım" deyince, "Yine yalan söyledin. Senin işin hurma satmaktır" buyurdu. O şahıs, "Bunu sana kim haber verdi?" diye sordu. "Dostumu düşmânımı haber veren melek bildirdi" buyurdu. Sonra o şahsa, "Sen falan hastalıktan öleceksin!" buyurdu. Bir ara Kûfe'ye gitmiştim. O şahsı sordum. "Üç gün önce İmâm-ı Muhammed Bâkır'ın söylediği hastalıktan öldü" dediler.