Abdülazîz Dârekî

Abdülazîz Dârekî

Muhammed Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hazretleri insanların hepsine ve cinne gönderilmiş hak Peygamberdir. Dininin hükmü, kıyâmete kadar bâkidir. Dini, evvel gelen ve geçen Peygamberlerin bazı hükümlerini neshetmiştir, değiştirmiştir. Şimdi eski dinlerle amel etmek câiz değildir. Hâtem-ül-Enbiyâdır. Ondan sonra hiç Peygamber gelmeyecektir. Şefaati, kebâir ve sagâir ehlinin cümlesine şâmildir. Vâlidesinden dünyaya gelince sünnet olmuş görüldü. Teri, misk gibi kokardı. Güzel koku yerine isti'mâl edilirdi. Mübârek bedeni beyaz ve nûrâni idi. Gölgesi, aslâ yere düşmezdi. Önündekileri gördüğü gibi, ardındakileri dahi görürdü. Mübârek ayağı kuma bassa, iz olmaz ve taşa bassa, iz olurdu. Mübârek bedenine, ezâ veren hayvanlardan hiçbiri konmazdı. Her nereye gitmek murâd eylese, Onun nûr-i pâki, kendinden evvel varır idi. Her kimin yanında dursa, mübârek boyu, dört parmak kadar yüksek görünür idi. Peygamber olduğu bildirilmeden önce sefer ve seyâhatlerinde, bir ak bulut hiçbir zaman üzerinden eksik olmamıştır. Salât-ı evvâbin ve kuşluk ve teheccüd namazları, kendisine vâcib idi. Bize sünnet oldu. Teyemmüm ile namaz kılmak, ancak, Onun dinine mahsûstur. Doğduğu zaman, secde etti. Onun vücûd-i pâki dünyaya gelmezden evvel, şeytanlar göklere çıkarlardı. Vücûd-i pâki, dünyaya geldikten sonra, şeyâtin göklere çıkamaz oldu. Hazreti Âdem'e kadar bütün babaları mümin ve iyi insanlar idi. Mübârek nûru, hepsinin alnında parlıyordu.
Mübârek parmaklarından sular akmıştır. O sudan, Eshâb-ı kirâm içtiler ve kırbalarını doldurdular. Mübârek parmağı ile, Ay'a işaret edip, ikiye bölündüğü gibi, birçok mucizâtı vardır.
Muhammed Mustafâ hazretleri, Arab'dır. Arab, güzel demektir. Arabistân'da doğup büyüyenlere, oranın havası, suyu ile yetişenlere Arab denir. Arablar beyaz buğday renklidir. Beni Hâşimden, Kureyş kabilesindendir. Kırk yaşında iken, Peygamber olduğu bildirildi. Kameri sene hesabı ile altmışüç, şemsi sene hesabı ile altmışbir yaşında, dâr-ı fenadan dâr-ı bekâya intikâl etmiştir. Medinede, vefât ettiği odaya defnedilmiştir...

Artık O Mescidlere Gidip Gelen Kalmamıştır

Vehbi Tülek

Hasımlar Bizi Tâciz Etti Ancak Biz Onları Rahatsız Etmeyiz!

Vehbi Tülek

İnsan, Açlık Ile Tokluk Arasında Yemeli!

Vehbi Tülek

Osmanoğullarının âkıbeti Nasıl Olacak Ağabey?

Vehbi Tülek

Gıybet Ve Buğzedenin Nasîhatine Güvenilmez!

Vehbi Tülek