Abdülazîz Debbağ

Abdülazîz Debbağ

Bu mübarek zat, Seyyid Ahmed bin Abdullah'ın sohbetlerinde aradığını buldu ve kısa sürede tasavvuf yolunda kemâle erdi. Çok kerametleri görüldü.

Abdülaziz Debbağ bâzı talebeleri ile sohbet ederken Ahmed bin Mübarek'e dönerek evini anlattıktan sonra; "Neden atını falan yere bağlıyorsun? Oraya sâlih bir zât defnedilmiştir. Kabri tam atının ayağının altında bulunuyor" dedi. Halbuki oralarda bir kabir izi yoktu ve oraya yakın bir kabristân da yoktu. Abdülaziz Debbağ tekrar; "Senin avlunda yedi kabir bulunuyor. Fakat sen sadece atının ayakları hizasında bulunan zâtın kabrine dikkat et! Mümkünse kabirle at arasına bir duvar çek" buyurdu. O sırada meclisteki talebelerinden biri; "Efendim o zât kimdir?" diye sorunca; "Arabdır. Tilmsan'a yakın bir yerde bulunan el-Lesbağat kabilesindendir. Bu kabile onu sâdece bir talebe bilir. Bir veli olduğunu bilip tanımazlar. Vefat edince bahsettiğim o yere defnettiler" buyurduktan sonra Ahmed bin Mübârek'e dönerek; "İstersen bahsettiğim o yeri kaz. Onun bedenine rastlarsın" dedi. O da gidip hocasının dediği yeri kazarak, o zatın mübârek bedenini buldu. Oraya hemen bir kabir yaptırdı. Tekrar hocasının yanına gittiğinde şöyle sordu:

"Efendim! Bizim avluda bulunan diğer kabirleri değil de, neden sâdece atın ayaklarının hizasındaki kabir üzerinde durdunuz ve onun ortaya çıkmasını istediniz?" Abdülaziz Debbağ bu suale şöyle cevap verdi:

"Çünkü bu zât, Allahü teâlânın veli kullarındandır. Rûhu serbest ve hareket hâlindedir. Diğerleri ise berzah âleminde bekliyorlar."

Talebelerinden biri Abdülaziz Debbağ'ı ziyâret için bir gün yola çıktı. Tehlikeli bir yere gelince, bineğinden inip o yeri yaya olarak geçti. Tekrar bineceği sırada hayvan kaçtı ve yakalaması mümkün olmadı. Ne yapacağını şaşırdı. O anda hocası hatırına geldi ve; "Ey hocam Abdülaziz Debbağ!" dedi.

Allahü teâlâ bâzı insanları ona yardımcı olarak gönderdi. Onlarla beraber hayvanı yakalayıp, hocasının huzûruna geldi. Abdülaziz Debbağ onu görünce gülerek; "Falan yerde Şeyh Abdülaziz'i ne yapacaktın? Senin yanında olsaydı herhalde sana yardımda bulunurdu" dedi. Talebe büyük bir edeple; "Ey Efendim! Şahsen bulunmanızla rûhen bulunmanız arasında, sizin için hiçbir fark yoktur ve ikisi de mümkündür" dedi.

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek