Abdülgafûr Müşâhidî

Abdülgafûr Müşâhidî

Bir gün Şeyh İbrâhim Fasih Efendi ve Mevlânâ Hâlid hazretlerinin dergâhının hatibi Abdurrahmân Efendi, Seyyid Abdülgafûr Müşâhidi hazretlerinin meclisine gittiler. Allahü teâlânın ismi zikr edilip, ibâdet edildikten sonra açık olarak duâ edilmeye başlandı. Abdülgafûr Müşâhidi, Nakşibendiyye yolu büyüklerinin isimlerini saydıktan sonra, Hâlidiyye'den olan zâtların da isimlerini saydı. Fakat Ubeydullah Hayderi'nin ismini söylemedi. Hatib Abdurrahmân Efendinin kalbinden; "Ne acâyib şey, Abdülgafûr Müşâhidi hazretleri ilk olarak terbiyesinde ve sohbetinde yetiştiği Ubeydullah Hayderi'nin ismini zikr etmesin!" diye geçti. Kalb gözü açık olan Abdülgafûr Müşâhidi hazretleri bu sırada; isim silsilesini sayarak; "Efendimiz, Allahü teâlâyı tanıyan ârif, veli ve mürşid Seyyid Ubeydullah Hayderi şeyhimin de ruhuna..." deyince, Hatib Abdurrahmân Efendi elinde olmadan Abdülgafûr Müşâhidi hazretlerinin ayaklarına kapandı. Meclisten ayrıldıktan sonra İbrâhim Fasih Efendi Hatib Abdurrahmân Efendiye, Abdülgafûr Müşâhidi'nin ayaklarına neden kapandığını sordu. Hatib Abdurrahmân Efendi; "Şerefli silsilede Şeyh Ubeydullah Hayderi'yi neden zikr etmez diye gönlümden geçmişti. Tam bu sırada Abdülgafûr Müşâhidi'nin o mübârek zâtın ismini de söylediğini işitince, şuursuz olarak ayaklarına kapandım. Gaflet içinde olduğumu anladım ve Abdülgafûr Müşâhidi hazretlerinin büyüklüğünü anladım." dedi.

Adamın biri Abdülgafûr Müşâhidi'ye gelerek Bağdad vâlisi Dâvûd Paşa'ya bir işiyle ilgili olarak yazı yazmasını istedi. Kendini Müslümanların hizmetlerine vakfetmiş olan ve onların ihtiyaçlarını yerine getirmeyi çok seven Abdülgafûr Müşâhidi, bir yazı yazarak gönderdi ve kendisine mürâcaat eden adamın işinin yapılmasını istedi. Yazıyı alan vâli o kimsenin işini gördü. Daha sonra Şeyh Muhammed el-Cedid bu durumdan haberdâr olunca, Abdülgafûr Müşâhidi'ye sitem etti. "Neden benden izinsiz yazı yazdınız? Bana neden haber vermediniz?" dedi. Abdülgafûr Müşâhidi ağlamaya başladı. "Aman efendim! Bir kusûr ettim. Tövbe olsun, af buyurunuz" diyerek ellerinden öptü ve af diledi.

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek