Ahmed Kuddûsî Hazretleri
1786 senesinde babası vefât edince, ilâhi bir işâret üzerine Turhal'a giden bu mübarek zat, daha sonra hac farizasını yerine getirmek için Mekke-i mükerremeye gitti. 1807 ve 1810 senelerinde Osmanlı-Rus savaşlarına katıldı. Kuddûsi hazretlerini tanıyan biri; "Zamânımızın büyük velisi Ahmed Kuddûsi'dir" deyince, kendisi İstanbul'a dâvet edildi. İstanbul'da birkaç defa Padişahın huzuruna davet edildi. Bir gün sultan, huzûrunda bulunanlara; "Şu avucumda gizlediğim şeyi tahmin etmenizi istiyorum" dedi. Herkes bir şey söylediyse de kimse bilemedi. Bir köşede oturan Ahmed Kuddûsi'ye; "Siz de bir tahminde bulunun" dediler. Ahmed Kuddûsi de; "Yedi iklim ve yedi deryâyı gezdim. Bir balığı, yavrusunu arar gördüm" dedi. Meğerse pâdişâhın avucunda küçük bir balık varmış.Bunun üzerine Ahmed Kuddûsi'ye tâzim ve ikrâmda bulunularak, sarayda kalması teklif edildi. Fakat o; "Ben âciz bir kulum, burada kalsam dünyâ imtihânından berât edemem" buyurdu ve kalmayı kabûl etmedi. Bir süre İstanbul'da kalan Ahmed Kuddûsi, Bor'a döndü. 1849 (H. 1265) senesinde Bor'da vefât etti. Vasiyeti üzerine Eski Mezarlık'a defnedildi. Ahmed Kuddûsi hazretlerinin vasiyetnâmesi şöyledir:
"BENİM İÇİN AĞLAMAYIN!"
"Ey evlâdım, eşim, akrabâ-i taallukatım! Size vasiyet ederim ki: Allahü teâlâya ve Resûlüne sallallahü aleyhi ve sellem itâat edesiniz, benim için ağlamayasınız. Gece vefât edersem, gasl edip sabah namazının akabinde birkaç komşu ile cenâze namazımı kılıp, Eski Mezâr'da uygun bir yere defnedin. Halka zahmet olmasın...
Beni medhetmeyin. Zirâ kabirde bu söylenilen sıfatlar sende var mıydı diye melekler sorarlar. Hemen duâ ve istigfâr edin. Kur'ân-ı kerim ve tevhid okuyup, rûhuma hediye edersiniz. Kitaplarımı okuyup, nasihat alasınız. İnşâallah bana ve size faydalı olur. Beni seven talebelerim; evlâdıma nasihat, hüsn-i nazar ve terbiye etsinler. Nasihatte esrâr ve çok faydalar vardır. Zikr ederken Allahü teâlânın emrine yapışmak niyeti ile etmelidir..."