Balıkesirli Lütfullah Efendi
"Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin, en büyük mu'cizesi Kur'ân-ı kerimdir. Kıyâmete kadar bâki kalacakdır. İnsanların dilinde okunacak ve sahifelerde yazılı duracaktır. Hattâ Kur'ân-ı kerim bir değil binlerce mu'cizedir. Onun en kısa bir sûresinde, meselâ Kevser sûresinde sayısız mu'cizeler vardır. Bütün insanlar birleşseler, Arabların beliğleri bir araya gelip yardımlaşsalar, bir âyet-i kerimesini söylemekten âcizdirler. Kur'ân-ı kerim, fesâhat ve belâgatta o kadar yüksektir ki, Arab kabilelerinin bütün fasihleri ve beliğleri onun benzerini söylemeye güç yetiremezler...Kur'ân-ı kerimin icâzından biri de nazmının şâmil olduğu haberlerdir. Geçmiş asırlarda ve beldelerde, geçmiş ümmetlerin vak'alarını ve dinlerindeki hükümleri bildirmesidir. Ehl-i kitâbın âlimleri, ömürlerini bunları araştırmak ve öğrenmek için harcamışlar ve tam olarak öğrenememişlerdir. Ehl-i kitâb âlimlerinin Resûlullah Efendimize gelerek görüşüp, konuştukları ma'lûmdur. Çok kerre ehl-i kitâb âlimleri, Resûlullaha suâl sorarlardı ve suâllerini cevâblandıran âyet-i kerimeler nâzil olurdu. Hepsi tasdik ederler, inkâr etmeye mecâlleri kalmazdı.
Kur'ân-ı kerim, gayba âid ve gelecekte olacak hâdiseleri bildirmesi bakımından da mu'cizedir. Bunlardan bir kısmı vâki' olmuştur. Bir kısmı da şübhesiz vukû' bulacaktır.
"ONUN KORUYUCUSU BİZİZ!"
Kur'ân-ı kerimin mu'cize yönlerinden biri de kıyâmete kadar korunmasıdır. Allahü teâlâ [Hicr sûresi 9. âyetinde meâlen] (Doğrusu, kitâbı [Kur'ân-ı kerimi] Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz) buyurdu.
Kur'ân-ı kerim, tahrif edilmeden ve değişdirilmeden gelmiştir. Nice mülhidler ve zındıklar ve bilhâssa Karâmıta fırkası onu değiştirmek için uğraşmışlardır. Bir kelimesini ve bir harfini dahi değişdirememişlerdir. Kıyâmete kadar da değiştirilemeyecektir..."