Rebî’ bin Heysem şöyle buyurdu: “Bedenin hastalığı günahtır, ilacı ise istiğfardır. Şifası da günahlara dönmemektir.” Ebû Hazm buyurdu ki: “Allahü teâlâya yaklaştırmayan her nimet musibettir.” Ömer bin Hattab radıyallahü anh buyurdu ki: “İlim öğreniniz, ilim için sekinet ve hilm öğreniniz. Kendisinden ilim öğrendiğiniz kimseye tevazu ediniz.” Hazreti Ömer, Ebû Mûsel-Eş’arî’ye radıyallahü anh şöyle yazdı: “İnsanların, sultanlarından nefret ettikleri olur. Böyle bir nefretten Allahü teâlâya sığınırım. Cezayı, akşam olmasına bir saat bile kalsa infaz et. İki iş karşına çıkar da; bunlardan birisi Allah için olan bir iş, diğeri dünyaya ait bir iş olursa, sen Allahü teâlâ için olanı tercih et. Zira dünya fâni, Allahü teâlâ ise bakîdir. Fasıkları korkut. Müslümanların cenazesinde hazır bulun. Onlara kapını aç. İşleri ile bizzat ilgilen. Çünkü sen de onlardan birisin.” Dâvûd bin Reşîd şöyle buyurdu: “Dört şey, köleyi efendi yapar. Bunlar, edep, doğruluk, fıkıh ve emanettir.” Hazreti Ebû Bekr radıyallahü anh, halife olunca minbere çıkıp, Allahü teâlâya hamd ve senadan sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! İyi biliniz ki, en akıllı kimse, takva sahibi olandır. En ahmak olan da fâcirdir (günah işleyendir). Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” Hazreti Ömer radıyallahü anh halife olunca, minbere çıkıp şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı kerîmi okuyunuz ve onunla amel ediniz. Böyle yaparsanız, Kur’ân-ı kerîm ehlinden olursunuz. Amelleriniz tartılmadan önce kendinizi tartınız.” Osman bin Affân radıyallahü anh şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Allahü teâlâdan korkun. Çünkü takva ganimettir. Ey zeki insan! Nefsini Allahü teâlânın râzı olduğu şeylerle süsleyen ve ölümden sonrası için salih amel yapan, Allahü teâlânın nurundan, kabirdeki karanlık için bir nur edinendir.” Ali bin Ebî Tâlib de radıyallahü anh şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Hayatta iken iyi işler yapınız. Böyle yaparsanız, ahirette muhafaza olunursunuz. Çünkü Allahü teâlâ, Cennetini kendisine itaat edenlere vadetti. Cehennemi ile de kendisine asi olanları tehdit etti.”