Bir Kimse Hikmetli Söz Söylemekle Azîz Olmaz

Bir Kimse Hikmetli Söz Söylemekle Azîz Olmaz
Bil ki, her iki dünyâda (dünyâ ve âhırette), soyu ile, çok ilim sahibi olmakla, çok şeyler rivâyet edip, hikmetli sözler söylemekle, kişi şerefli ve aziz olmaz! Kişi, ancak (zâhiri ile beraber) bâtının da (kalbinin de) manevi kirlerden ve kötülüklerden arınması ile, himmetinin yüksekliği ile bu şerefe ve izzete sahip olur.
Allahü teâlâ, Dâvud aleyhisselâma; "Ben hakim olan kişinin hikmetli sözlerine değil onun kalbine ve himmetine bakarım" diye vahyetti.
Zâhiri ilim ehline göre, insanlar iki kısımdır: Âlim ve müteâllim (talebe). Âlim, kendisine tâbi olunan, müteallim ise, tâbi olandır.
Bâtın ehline göre de, insanlar iki kısımdır: Mürid ve Murâd, Murâd, sıddikdır. Mürid ise sâdıkdır. Sâdık olan müridde görülen her şey, sıddik denilen ve kendisine tâbi olunan zâta tâbi olmanın neticesi ve meyvesidir. Sıddik ve murâd olan zât, Ârif-i billah'dır (Allahü teâlâyı tanıyan âhıret âlimidir). Bu zât, marifetler hazinesidir. Bu âlim, zâhiri ilimlerle meşgul olup, sayfalardan nakiller yapan âlimler gibi değildir. Birisi, Ebû Ya'kûb Nehrecûri'ye; "Allahü teâlâya nasıl kavuşulur? Bu yola nasıl girilir?" diye sorduğunda; "Âlimlerle beraber olur, câhillerden uzak durur, amele ve zikre devam edersen, Allahü teâlâya kavuşursun" buyurdu.
Mekke-i mükerremede bir zât, Nehrecûri'ye gelip; "Kalbimde bir kasvet (katılık) var. Bunun için, falan falan zât ile istişâre ettim. Onlardan biri, bana oruç tutmamı tavsiye etti. Dediği gibi yaptım, fakat bu durumdan kurtulamadım. Diğeri ile istişâre ettim, o da yolculuk yaparsam bu hâlin benden gideceğini söyledi. Onun dediği gibi de yaptım, fakat yine bu hâlimden kurtulamadım" deyince, Ebû Ya'kûb Nehrecûri hazretleri; "Onların tavsiyeleri hatalıdır. Sen, insanlar uyuduğu zaman Mültezem'e (Hacer-ül-esved ile Kâbe-i muazzamanın kapısı arası) git. Orada, Allahü teâlâya bu hâlinin geçmesi için yalvar" dedi. O kimse de dediği gibi yaptıktan sonra, "O kasvet hâli benden geçti" dedi.
Mekke-i mükerremede, Mültezem'de bulunmayan kimse için de, her yerde Hakk'ın rahmet kapısı açıktır. Hakkın rahmet kapısı dâima Ehl-i İslâmın mültezemidir. Dâvûd aleyhisselâm buna işâret ederek; "İlâhi! Senin tabiplerine gittim. Hepsi de bana senin kapını gösterdiler" buyurmuştur.

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek

Günah Işlemek, Ölümü Unutmanın Alâmetidir

Vehbi Tülek

Ahiret Yolculuğundan Gâfil Olan Zavallıdır!

Vehbi Tülek

İnsanla Hayvan Arasını Ayıran Fark Edeptir!

Vehbi Tülek