Bir Mü'minin Duâsı Ile...
İMDÂTLARINA YETİŞMEK LAZIM...Ölülere, duâ ile, istigfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdâtlarına yetişmek lâzımdır. İbrâhim aleyhisselâm, (Ey Rabbimiz, [kıyâmette] hesâb için ayağa kalkıldığı gün, beni, ana-babamı ve bütün mü'minleri magfiret eyle) diye duâ etmiştir. (İbrâhim 4)
Bir mü'minin duâsı ile diğer mü'minlerin günâhları affediliyor ki, böyle duâ edilmesi emredilmiştir. Yine her gün namazda, (İbâdillâhissâlihin) diyerek Müslümanlara duâ ediyoruz. Faydası olmasaydı, her tehıyyatta bunun okunması emredilmezdi...
Mü'min ölünce, geride kalan evlâdı, onun için duâ ederse, o kişinin amel defterine sevâb yazılır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak şu üçü bundan müstesnâdır: Sadaka-i câriye, faydalı ilim ve kendisine duâ eden sâlih evlâd bırakan.) [Buhâri]
Ölmüş ana-babası için ne iyilik yapılacağı suâl edildiğinde, Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Onlar için duâ ve istigfâr et!) (Hâkim)
Yine buyurdu ki: (Sadaka veren kimse, sevâbını Müslüman ana-babasına da niyyet ederse, verdiği sadakanın sevâbı, onlara da gider, kendi sevâbından da bir şey eksilmez.) [Taberâni]
"BENİ MAHZUN ETME!.."
Sâliha bir kadın vefatı yaklaşınca çocuğunu çağırır ve der ki:
"Yavrum benim hayatımda ve memâtımda senden başka itimad edeceğim kimse yoktur. Beni ölümüm hâlinde mahzun etme. Kabrimde beni korkutma." (Duasız bırakma, gerek telkin ve gerekse Hakk'a tazarru ve niyaz gibi...)
Vaktâ ki, anne vefat etti. Oğlu onu her cuma günü ziyaret eder; ona ve komşularına okur idi. Rüyasında annesini gördü ve ona halinden sordu:
"Nasılsın anneciğim?" dedi. O da şöyle cevap verdi:
"Oğlum, ölüm çok şiddetli ve zor bir şeydir. Ben ise Allahü tealaya hamd ü sena olsun ki, çok güzel bir yerde; ipekli kumaş yataklarda ve gayet güzel kokular içindeyim, kıyamete kadar. Oğlum, sakın cuma günleri ziyaretimi bırakma. Çünkü ben ve komşularım, senin duan bereketiyle çok serin ve ferahlık içindeyiz..."