Ebü'l-yümn Tâcüddîn Kindî

Kur'ân-ı kerim okuyan kimse abdestli olmalı, kıbleye karşı yönelmeli, bağdaş kurarak oturmamalı, bir yere yaslanmamalı, kibirli bulunmamalı, başı öne eğmeli, namazda oturuyormuş gibi oturmalıdır. En faziletli olan Kur'ân-ı kerim okunması, namazda ve mescidde okunan Kur'ân-ı kerimdir.
Hazreti Ali (radıyallahü anh) buyurdu ki: "Kim Kur'ân-ı kerimi namazda ayakta olarak okursa, her harfine elli sevap verilir. Kim namazın dışında abdestli olarak okursa, yirmibeş sevap, kim de ezbere fakat abdestsiz okursa, on sevap verilir."
Kur'ân-ı kerimi hatmederken riâyet edilecek en güzel düstûr, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) düstûrudur.
Resûl-i ekrem efendimiz bir hadis-i şerifte; "Kim, Kur'ân-ı kerimi üç günden daha az zamanda okursa, o, Kur'ân-ı kerimi anlamaz" buyurdu. Çünkü üç günden evvel hatim yapılırsa, Kur'ân-ı kerimin tertili (tecvid üzere okunması) kaybolur. Bu sebeple, Eshâb-ı kirâmın bir kısmı, Kur'ân-ı kerimi bir haftada hatmederlerdi. Hazreti Osman, Zeyd bin Sabit, İbn-i Mes'ûd, Übey bin Ka'b (radıyallahü anhüm) bu Sahâbilerdendir. Bunlar, Kur'ân-ı kerimi yedi bölüme ayırmışlardır. Birinci bölüm; Bekâra'dan En'âm'a kadar, ikinci bölüm; En'âm'dan Yûsuf sûresine kadar, üçüncü bölüm; Yûsuf sûresinden Tâhâ sûresine kadar, dördüncü bölüm; Tâhâ sûresinden Ankebût sûresine kadar, beşinci bölüm; Ankebût'dan Zümer sûresine kadar, altıncı bölüm; Zümer'den Vâkıa sûresine kadar, yedinci bölüm de, Vâkıa'dan Kur'ân-ı kerimin sonuna kadar idi. Onlar, Kur'ân-ı kerime Cum'a gecesi başlar, Perşembe gecesi bitirirlerdi.
Kur'ân-ı kerimi tertil ile yavaş ve güzel, (tecvide uygun) okumalıdır. Bu, tefekküre vesiledir. Tefekkür ise, tazim ve hürmete vesile olur. İbn-i Abbâs (radıyallahü anh ) buyurdu ki: "Bekâra ve Âl-i İmrân sûrelerini, tertil ile ve düşünerek okumam, tertile riâyet etmeden bütün Kur'ân-ı kerimi okumamdan daha hayırlıdır."