Erbilli Es'ad Efendi
MEDENİYET YOLUNDA İLERLEMEK..."Bilindiği gibi Allahü teâlâ insanları dünyâ ve âhirette saâdete, kurtuluşa ulaştırmak için her asrın durumuna ve her devrin icâbına göre peygamberler gönderdi. Bildirdiği ilâhi hükümlerine uyanları bu sâyede yükseltti. Âlemlere rahmet olarak seçtiği peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed aleyhisselâmı, getirdiği İslâm dini ile en güzel ahlâkı ve en iyi vasıfları öğretmek gibi yüksek bir vazifeyle vazifelendirdi. İnsanlığın saâdete kavuşmasının temeli ve arzu edilen hakiki medeniyetin özü durumunda olan Kur'ân-ı kerimin hükümlerine tâbi olmak, insanlığı kurtuluşa götürmüştür. Bu sâyede terakki ve medeniyet yolunda ilerlemeler ortaya çıkmıştır..."
Es'ad Efendi, vefatından kısa bir zaman önce de şunları buyurdu:
"Din kardeşlerime arz ve ifâde ederim ki, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem ihlâsla alâkalı olarak buyurdu ki: (İnsanlar helâk olmuşlardır, ilmiyle amel edenler müstesnâ. İlmiyle amel edenler de helâk olmuşlardır, ihlâs sahipleri müstesnâ. İhlâs sâhibi olanlar için de büyük bir tehlike vardır.) Yâni insanlar Allahü teâlâya karşı dünyâda vâki olan kusurları sebebiyle ilâhi adâletin gereği olarak ölümden sonra azâb görecekler ve lâyık oldukları cezâya çarptırılacaklardır. Ancak bu cezâdan müstesnâ olanlar, İslâmi hükümleri ve dini emirleri âlimlerden öğrenmiş olanlardır. Bunlar ilimleriyle amel etmedikleri müddetçe meselâ namazın şartlarını ve rükünlerini öğrenip namaz kılmadıkça âhiretteki azaptan kurtulamazlar.
İLİM, AMEL VE İHLAS...
Nefislerini tezkiyeye tâbi tutmayanların, kibir, hased, riyâ ve cimrilik gibi kötü huylarından temizlenmeyenlerin amel ve ibâdetleri Allahü teâlânın kabûlüne lâyık olmayacağından, onlar da af ve Allahü teâlânın yardımı yetişmedikçe azaptan kurtulamayacaklardır. İlim, amel ve ihlâsı kendinde toplayan ümmetin ileri gelenleri ise azaptan kurtulmuş demektir. Bunlar için de bir endişe vardır. Nitekim Allahü teâlâ Ra'd sûresi 39. âyet-i kerimesinde meâlen; (Allah dilediğini mahveder, dilediğini de isbât eder) buyurmuştur. Bedeni hastalıklardan kurtulmak için bir doktorun tedâvisine ihtiyaç duyulduğu gibi, yukarıda beyân edilen kibir, hased gibi kalp hastalıklarının tedâvisi için de mânevi bir doktora şiddetle ihtiyaç bulunduğunu iyi bilmek lâzımdır..."