Ey Imân Edenler! Allahı Çok Zikrediniz

Ey Imân Edenler! Allahı Çok Zikrediniz
Allahü teâlânın sevdiği kul olabilmenin bazı şartları vardır. Bunlardan biri; oruç tutmaktır, insan oruç tutmak sûretiyle meleklere benzemiş ve nefsini kahretmiş olur. Bununla ilgili hadis-i kudside; "Oruç bana âittir. Orucun ecrini ben veririm. Sevâbı nihâyetsizdir. Muhakkak, sabrederek ölenlerin ecirleri hesapsızdır" buyurulmaktadır.
Yine hadis-i şerifte; "Oruç, Cehenneme kalkandır" buyuruldu. Oruç tutarak gönlü huzûra kavuşturmalı ve şeytanın yolunu kapatıp, siper hâsıl etmelidir.
Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Oruçlu için iki ferahlık (sevinç) vardır. Birincisi iftar ânında, ikincisi de Rabbine kavuştuğunda."
Oruç tutarak sıhhate kavuşulur. Bilhassa Receb, Zilka'de, Zilhicce ve Muharrem aylarında tutulan orucun faziletleri hakkında hadis-i şerifler pek çoktur. Başka bir şart; Allahü teâlâyı çok hatırlamak, ismini çok söylemektir. En faziletli olan zikir, "La ilahe illallah"tır. Lâ ilahe illallah diyen kimse ihlâs sahibi olur. İhlâs, bütün işlerini Allahü teâlânın rızâsı için yapmak, dünyâya âit mal ve makamlardan hevesini kesip âhireti talep etmektir. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde, Ahzâb sûresinin kırkbirinci âyet-i kerimesinde meâlen "Ey imân edenler! Allahı çok zikrediniz" buyurdu. Nefsin arzu ve isteklerinden kurtulmak için devamlı zikretmelidir. Diğer bir şart; hâtıra yani kalbe gelen düşüncelerdir. İnsanın kalbine gelen düşünceler dört kısımdır. Bunlar; 'Rahmâni, melekâni, şeytani, nefsâni'dir. Hâtır-ı rahmâni; gafletten uyanmak, kötü yoldan doğru yola kavuşmaktır. Hâtır-ı melekâni; ibâdete, tâate rağbet etmektir. Hâtır-ı şeytani; günahı süslemektir. Hâtır-ı nefsâni de; dünyâyı talep etmek, istemektir. Eğer insan buna güç yetiremiyorsa, şöyle duâ etmelidir: "Allahümme erinel hakka hakkan verzuknâ ittibâ'ahû ve erinel bâtıla bâtılan verzuknâ ictinâbehu bihurmeti seyyidilbeşer sallallahü aleyhi ve sellem."
Yine başka bir şart; Allahü teâlânın hükmüne rızâ göstermek, tevekkül ve tevfiz eylemek, yani dünyâdaki şeylerden bir şeyi beğenmeyip, cenâb-ı Hakk'ın ihtiyâr ve irâdesine teslim olmaktır. Havf ve recâ, korku ve ümit arasında yaşamaktır. Zirâ Allahtan korkan kimse, günah işlemez. Ayrıca mümin, ümitsizliğe de düşmez. Allahü teâlâ, ümitsizliğe düşmemeyi emretmektedir.

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek

İmândan Güzel Bir Nîmet Yoktur

Vehbi Tülek