Fakirleri Doyurmak, Her Zaman Sevaptır
Mevlid cemiyeti yapmak, bid'at-i hasenedir. Sâlihleri toplayıp, salevât okumak, fakirleri doyurmak, her zaman sevaptır. Fakat, bunlara haram karıştırmak, çalgı, şarkı, raks gibi şeyler yapmak büyük günah olur. Fakat, zarûret olmadan, kimseden bir şey istememelidir. Zarûret olmadan istemek haramdır. Sâlih Müslümanların toplanarak, Allahü teâlâyı zikretmeleri ve salevât okumaları ibâdet olur. Sevabı çok olur.
Rebi, imam-ı Şâfi'iden haber verdi ki: (Bid'at iki kısmdır. Bir kısmı, Kitaba, sünnete, esere [yâni, Eshâb-ı kirâmın sözlerine] veya icmâ'a uymaz. Bunlar, dalâlet, sapıklıktır. Bid'atin ikinci kısmı, bu dört delile uygun olan hayırlı şeylerdir. Hiçbir âlim bunların kötü olduğunu bildirmedi. Hazreti Ömer "radıyallahü anh", Ramazan gecelerinde, câmilerde, cemaat ile terâvih namazı kılmaya, (çok güzel bid'at) dedi. Böyle bid'atlere (Bid'at-i hasene) denir. Bid'at-i haseneyi işlemenin câiz ve müstehab olduğu, söz birliği ile bildirildi ve bunları Allah rızası için yapana sevap verilir denildi. İslâm ahkâmına uygun olan bütün yenilikler böyledir. Câmilere minber, yolculara hân, talebeye mektep, medrese gibi, İslâm ahkâmına uygun olan iyi şeyler, bid'at-i hasenedir. Bunlar, Eshâb-ı kirâm ve Tâbiin-i ızâm zamanlarında yoktu. Sonradan meydana çıktı. Fakat, Allahü teâlânın emirlerini yapmak için yardımcı olduklarından, bid'at-i hasene denildi.)
Bu bid'at-i hasenelerden biri, Musul civârındaki Erbil şehrinde, her sene yapılan Mevlid cemiyetleridir. Mevlid-i Nebi gecelerinde, sadakalar verilir. Ziynetler ve sevinçler gösterilir. Fakirlere ihsânlar yapılır. Böylece, Resûlullaha olan muhabbet ve tâzim ilân olunur. Bu cemiyeti Musul'da ilk olarak, büyük âlim, sâlihlerden Ömer bin Melâ yaptı. Erbil Sultânı Ebû Sâid el-Muzaffer Kükbûri, buna tâbi oldu. Şâfii âlimlerinden allâme Sadrüddin Ömer diyor ki: "Mevlid cemiyeti yapmak, câizdir. Mekruh değildir. Niyete göre sevap verilir."