Fıkıh Ilmi Ve Fakihler

Fıkıh Ilmi Ve Fakihler
İslâmın vâciblerinden biri, (Ahkâm-ı ilâhi)yi öğrenmektir. Bu da, Kitaptan, Sünnetten, Eshâb-ı kirâmın ve Tâbiinin eserlerinden ve Kitap ile Sünnetten istinbât olunan bilgilerden öğrenilir. Ahkâm-ı ilâhiyyeyi bildiren ilme (Fıkıh) ilmi denir. Fıkıh âlimlerine (Fukaha) denir. Fukahanın muhtelif mezhepleri vardır. Sonra gelen âlimler, bu mezhepleri seçmekte ve bunlarla amel etmekte, birbirlerinden ayrılmışlardır. Bunların çoğu, meşhur olan mezheplerden birini seçmeli, her işte bu mezhebi taklit etmeli dedi. Kitaptan, Sünnetten nasibi olmayan ve âlimlerin kitaplarından anlamayanlar için, böyle taklit etmek mübârektir. Fakat taklit ederken, Kitaba ve Sünnete uymayı niyet etmiş olmaları şarttır. Bir iş için, müctehidin ictihâdının, açık bir âyete veya hadise uymadığını çok zannederse, bu işte, kitaba ve hadise daha uygun olan başka müctehide uymalıdır. Bu iş için başka mezhebe uymak yasaktır dememelidir. Sonra gelen âlimler arasında bir kimse, Sünneti ve eserleri iyi öğrenmiş ve İslâm fukahasından birinin sözlerini iyi incelemiş ise, bir fakihin senet edindiği hadisi, râvileri ile biliyor ise ve muhâlif görünen hadisleri karşılaştırarak bunlardan hüküm çıkarabilip, mezhebine hizmet edebiliyor ve mezhebinin imamının usûlüne uyarak yeni hükümler çıkarabiliyorsa, böyle âlimlere (Müctehid-i fil-mezhep) denir. Bu yol da mübârektir.
Müslümanların çoğu, kendi memleketlerinde yayılmış olan bir mezhebi veya babalarından, hocalarından işiterek öğrendikleri bir mezhebi taklit ediyorlar. Yalnız bir mezhebin kitaplarını okuyabilen ve delilleri incelemesini bilmeyen kimseler için bu yol uygundur.
Din bilgileri, (Zâhir bilgiler) ve (Nevâdir bilgileri) ve (Tahric bilgileri) yâni âlimlerin çıkardıkları bilgiler olmak üzere üçe ayrılmıştır. (Fıkıh), (Tasavvuf) ve akâid fenlerinde hep bu üç ilim vardır. Bu üç fende, bu üç bilgiyi birbirlerinden ayırabilen ve her bilgi için hüküm koyabilen kimseye (İslâm âlimi) ve (Müctehid) denir. Kitaptan, Sünnetten ancak bu âlim anlar.

İnsanlara Allah Için Nasîhatte Bulun

Vehbi Tülek

Şükür, Nimeti Değil, Onu Vereni Görmektir

Vehbi Tülek

Dünyâ Için, Dünyâda Kalacağın Kadar Çalış!

Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz Eshâbı Ile Şakalaşırdı

Vehbi Tülek

Nil'in Suları Azalmış Ve Kıtlık Başlamıştı

Vehbi Tülek