İlmin Süsü Ve Kıymeti Nedir?
Ebû Zeyd anlatır: Şa'bî'ye bir şey sordum. Bunun üzerine bana kızdı ve onu söylemeyeceğine yemin etti. O zaman gidip, kapısının önüne oturdum. Bana; "Ey Ebû Zeyd! Ben, sorunun cevâbını söylemeyeceğime, yemin ettim. Fakat sana üç şey söyleyeceğim, iyi dinle. Bunları da aklından çıkarma. Birincisi, Allahü teâlânın yarattığı bir şey hakkında, bunu niçin yarattı, bundaki murâd ve hikmet nedir, deme! İkincisi, bilmediğin bir şeyi, ben onu biliyorum deme! Üçüncüsü, dînî meselelerde kendi aklına göre, mukâyese yapma! Bakarsın, bir helâli harâm, harâmı da helâl yapabilirsin. Neticede, ayağın sürçüp, tökezler, mahvolup gidersin" dedi.
"Kâdı Şüreyh ile berâberdim. Ona, birisi ile dâvâsı olan bir kadın geldi. Ağlamaya başladı. Bunun üzerine ben Kâdı Şüreyh'e; "Yâ Ebâ Ümeyye! Herhâlde bu kadın mazlumdur" deyince, Kâdı Şüreyh; "Yâ Şa'bî, hazret-i Yûsuf'un kardeşleri de babalarına ağlayarak gelmişlerdi. Bu kadının ağlaması, suçsuz olduğunu göstermez" dedi.
Şa'bî hazretleri anlatıyor: Bir cenâze namazı kılındıktan sonra, binmesi için Zeyd bin Sâbit'e katırını yaklaştırdım. Bu sırada, Abdullah bin Abbâs gelerek, üzengiyi tutmak istedi. Zeyd bunu görünce; "Ey Resûlullah'ın amcazâdesi, üzengiyi bırak" deyince, İbn-i Abbâs; "Biz âlimlere bu şekilde muâmele ile emrolunduk" cevâbını verdi. Bunun üzerine Zeyd, İbn-i Abbâs'ın elini öpüp; "Biz de Resûlullah'ın Ehl-i beytine böyle yapmakla emrolunduk" dedi...
Şa'bî'nin şu beyti, insanlar arasında çok söylenilegelmiştir:
"Gerçek hilm (yumuşaklık ve kemal) hoşnutluk zamanında değil, gazap ve kızgınlık zamanında belli olur."
Şa'bî hazretlerine; "Falanca şahıs âlimdir" dediler. Şa'bî bunu söyleyene, "Onda ilmin güzelliğini göremedim" dedi. "İlmin süsü ve kıymeti nedir?" diye sorulunca, "Vekardır, âlim olan kişi, kibirli, sert ve kaba olmaz" buyurdular. Yine buyurdu ki: "Cimri ile yalancıdan hangisinin Cehennem'in daha derinine atılacağını bilmiyorum."