Kâdı Burhâneddîn Ahmed Bey
SİVAS'TA İDAREYİ ELE ALDIBu mübarek zat, fıkıh, usûl, hadis, tefsir, ferâiz, astronomi ve tıb ilimlerini tahsil etti. Dört mezhebin fıkıh bilgilerinde ilim sâhibi oldu. Kayseri hükümdârı Eretnaoğlu Gıyâseddin Mehmed Bey tarafından babasının yerine Kayseri kadısı tayin edildi. Bu sıralarda Moğollar Anadolu'yu işgal etmiş, Selçuklu idaresi hemen hemen bitmişti. Çeşitli bölgelerde Moğol otoritesine karşı bağımsız beylikler kuruluyordu. Kâdı Burhâneddin, ileri gelen kimselerin teşkil ettiği bir meclis tarafından Sivas'ta, nâib olarak idâreyi ele aldı. Her tarafa haberler ve mektûplar gönderip iktidarını ilan etti. Adına para bastırıp hutbe okuttu.
Kâdı Burhâneddin, on sekiz yıl süren hükümdârlığında; Amasya Emirliği, Erzincan Emirliği, Candaroğulları Beyliği, Karamanoğulları Beyliği ve Tâceddinoğulları Beyliği ile mücâdele ederek, bu beylikler üzerinde hâkimiyetini kabûl ettirmeye muvaffak oldu. Osmanlı Sultânı Murâd-ı Hûdâvendigâr Hân ve Memlûklü Sultânı Seyfeddin Berkük ile dostâne münâsebetler kurdu...
Kâdı Burhâneddin Ahmed Bey, Akkoyunlu Karayülük Osman Bey ile de önce dost olmasına rağmen, sonra onun içişlerine karışmasıyla araları açıldı. Karayülük Osman Bey ile Sivas yakınlarında yapılan savaşta şehid oldu.
Kâdı Burhâneddin Ahmed Bey'den sonra, oğlu Alâeddin, Sivaslılar tarafından hükümdâr ilân edildi. Timur Han'ın Anadolu'ya gelme ihtimâli üzerine Sivaslılar, şehri Osmanlı Sultânı Yıldırım Bâyezid Hân'a teslim ettiler.
Kâdı Burhâneddin Ahmed Bey, şehid düştüğü harpte ağır yaralanınca, şu mısraları okuyarak son nefesini verdi:
"Dünyâyı çok sınadık bir bûy imiş,
Kamu âlem varlığı bir Hû imiş
Kaplan, aslan, ejderhâlar cümlesi,
Ecelin kaynağında âhû imiş."
(Dünyayı çok denedik, meğer o bir nefeslik kokudan gayrı bir şey değilmiş. Bütün âlemin varlığı O eşi benzeri bulunmayan Allahtan imiş. Kaplan, aslan ve diğer yırtıcı ejderhaların hepsi, ne kadar güçlü olsalar da nihayet ecelin yanında birer ahû, ceylan imişler...)