Kur'ân-ı kerimin Allah kelâmı olmadığını ve Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından hazırlandığını iddiâ edenleri reddeden âyet-i kerimeler nâzil oldu. İsrâ sûresinin 88. âyetinde meâlen, (De ki, insanlar ve cinler birbirlerine yardımcı olarak, [belâgat, güzel nazm ve kâmil mânada] bu Kur'ânın bir benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, yemin olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar) buyuruldu.
Necm sûresinin 3 ve 4. âyetlerinde meâlen, (Muhammed, kendi arzusu ile konuşmaz. [Çünkü O, tevhîdi ilân ve şirki yok etmek ve şeriatı yaymak ile emrolunmuştur.] Onun [din işlerinde] konuşması ancak vahydir) buyurulmuştur.
Kehf sûresinin 110. âyetinde meâlen, (Onlara de ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Ama, bana Rabbimin tek bir ilah olduğu vahy olunmuştur. [Zâtında benzeri, sıfatlarında şerîki, ortağı yoktur.] Rabbine kavuşmak isteyen bir kimse, amel-i sâlih, faydalı iş işlesin ve Rabbine ibâdet etmekte hiç şerîk [ortak] koşmasın) buyurmuştur... Ve nihâyet, hâlâ Kur'an-ı kerimin Allahü teâlânın kelâmı olduğundan şüphesi olanlar için, Müddessir sûresi nâzil oldu. Bu sûrenin 1-10. âyetlerinde meâlen, (Ey örtüye bürünen Muhammed! Kalk da [kâfirleri Allahü teâlânın azâbı ile] korkut! Rabbini tekbîr et, tâzîm et! Giydiklerini temiz tut! Haram edeceğim şeylerden sakın! Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma! Rabbin için sabret! Sûra üfürüldüğü zaman, kâfirlere çok sıkıntılı bir gündür. Onlara kolaylık yoktur... ) buyurulmuştur.
24. âyetten başlayarak meâlen, (Kur'an için, bu sihirdir, bu ancak bir insan sözüdür dedi. İşte bunu söyleyeni, şiddetli bir ateş içine, Cehenneme atacağım. Şiddetli ateşin ne olduğunu sen ne bilirsin?O [içine girenleri] ne çıkartır, ne de azâbdan vazgeçer. İnsanın derisini karartır, yakar. Orada 19 [azap yapan melek] vardır. Ateşte olanlara azâb yapmak için, meleklerden başkasını memur etmedik. Ehl-i kitap [Yahudi ve Hıristiyanlar bu sayıyı, kendi kitaplarında bildirilene uygun görerek Muhammed aleyhisselâmın nübüvvetine ve] Kur'âna inanırlar. Müminlerin de îmanı artar” buyuruldu.