Kalp Veya Gönül Diye Bir Kuvvet Vardır
İnsanların yüreğinde kalp veya gönül denilen bir kuvvet vardır. Güzel ve ahenkli ses işitmek, gönül denilen bu gizli kuvveti harekete getirir, insanın elinde olmayarak, kalbine tesir eder. Çünkü kalbin ve rûhun, Arşın üstündeki (Âlem-i ervâh) ile bağlılığı vardır. Maddesiz, ölçüsüz olan o âlem, hüsn-i cemâl, güzellik âlemidir. Güzelliğin temeli ise (tenâsüb, uygun, düzgün) olmaktır. Bu dünyadaki bütün güzellikler, o âlemin güzelliğinden gelmektedir. Güzel, düzgün, ahenkli sesler de, o âleme benzemektedir. İslamiyete uyanların kalbi temiz olur. Kuvvetli olur. Böyle kalplerin (Âlem-i emr) ile bağlılıkları kuvvetlidir. Bunlara müzik tesir edip, harekete getirir. Böyle olan kalp, bir şeye tutulmuş ise, meşgul olduğu şeyi harekete getirir. Rüzgârın ateşi tutuşturmasına benzer. Kalpte, Allah sevgisi varsa, güzel ses, bu sevgiyi artırır. Faideli olur. Bir kimse İslamiyete uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Sâlim, temiz kalp musikiden zevk alamaz. Musiki nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. Kalpte Allah sevgisi olabileceğini anlamayanlar, her güzel sese haram der. Bunlar, insan kendi cinsini sevebilir. İnsanın kalbi, kendi cinsinden başka şeye bağlanamaz diyerek, Allah sevgisine inanmıyor. İslamiyet, Allah sevgisini emrediyor denince, bundan maksat, emirlerini seve seve yapmaktır diyorlar. Güzel ses, kalbe, dışarıdan bir şey getirmez. Sağlam kalpteki helal olan bağı harekete getirir. Hasta olmayan kalbin teganni dinlemesi helal olur. Kalpte bir bağlılık yoksa, güzel sesten lezzet alması, kuş sesi dinlemek, yeşillik, akar su, çiçekler seyretmek gibi olur. Bunları seyir, göze lezzet verdiği gibi, güzel koku, burna hoş geldiği gibi, lezzetli yemek ağza tatlı geldiği gibi güzel ses de, kulağa lezzet vermekte olup, onlar gibi mübâh olur. Kalbi hasta olanın yani Allah'tan başka bir şeye bağlı olanın, yani sevenin nefsi azar.