KATEGORİ: 1001 Osmanlı Hikayesi

Sultan Iv. Murad’in Tasavvuf Ehline Hürmeti

Sultan IV. Murad Han, kendi zamanındaki Şeyhlere çok hürmet gösterir ve onlara yardım ederdi. Mesela, Yenikapı Mevlevihânesi şeyhi Doğâni Ahmed Dede'ye hürmet etmiştir. Onu sık sık saraya davet etmek suretiyle kendisinden Mesnevi sohbeti dinlemiş ve semâ yapmalarına müsaade etmiştir. Galata Mevlevihânesi şeyhi Âdem Dede de, yine IV. Murad'ın saraya davet edip Mesnevi sohbetlerini dinlediği ve semâ yaptırdığı mevlevilerdendir.Antalya Mevlevihânesi postnişini Zincirkıran Muhammed Çelebi İstanbul'a geldiğinde IV. Murad'ın ihsanlarına nail olmuştur. Daha sonra Beşiktaş Mevlevihânesi postnişini olacak olan Çengi Yusuf Dede, IV. Murad döneminde "Gılmânân-ı Hâssa"ya alınmış mevlevilerdendir.

Vehbi Tülek

Padişahlar Da Güler!

Sehi Bey'in Heşt Behiş'te naklettiğine göre, devrin meşhur mütefekkir ve müderrislerin den Molla Lutfi Efendi ile Sultan Fâtih hazretleri arasında şöyle bir hâdise cereyan eder:Fâtih Sultan Mehmed Hân'ın hâfız-ı kütüb'ü, yani kütüphânecisi olan Molla Lutfi, pâdişahla sohbetlerde bulunur, hatta işi şakalaşmaya kadar vardırırmış. Bir gün Sultan Mehmed Hân kütüphâneden bir kitap istemiş. İstediği kitap yüksekte olduğu için Molla Lutfi'nin eli yetişmemiş. O sırada yerde duran bir mermer parçasının üstüne basarak kitaba uzanmak isteyen Molla Lutfi'ye Hz. Fâtih, " Hele neyledin? Ol taş, Îsâ aleyhisselâmın üzerinde doğduğu taştır! diyerek mâni olmuş. Neyse bir şekilde kitabına kavuşan Sultan, tetebbua dalmışken, Molla Lutfi'nin aklına muzipçe bir mukabelede bulunmak fikri gelmiş. Kitapların üstüne örtülmüş ve güvelerin delik-deşik ettiği bir bez parçasını, büyük bir edep ve saygı ile eğilerek alıp, Sultân'ın dizinin üzerine, i'zaz ve ikrâm üslûbunda koymuş... Tabii pâdişâhın aksülameli (reaksiyonu) gecikmemiş. Bu kirli necis bezi neden üzerine koyduğunu sormuş hiddetle. Molla Lutfi'nin cevabı şöyle olmuş:

Vehbi Tülek

Sultan Abdülhamid’e Feminist Teşekkür

19. yüzyıl sonlarında dünyanın çeşitli memleketlerinde düzenlenen milletlerarası fuarlar, o devirdeki devletler için kendilerini tanıtma fırsatı sunuyordu. Bu sebeple, Osmanlı Padişahı Sultan II. Adülhamid Han, bu fuarlarda Osmanlı Devletinin temsil edilmesine çok önem veriyordu.1893 senesinde Amerika Birleşik Devletleri Hükûmeti, Sultan Abdülhamid'e özel bir heyet göndererek, Kristof Kolomb'un Amerika kıtasını keşfinin 400. Yıldönümü dolayısıyla Chicago'da düzenlenecek milletlerarası fuara Osmanlı Devletini de davet etmişti. Osmanlı Hükûmeti, bu fuara Hakkı Paşa başkanlığından bir heyetle katıldı. Fuar alanının, Osmanlı Devletine ayrılan bölümünde örnek bir Anadolu köyü kurulmuş ve burada el sanatları sergilenmişti. Aynı günlerde Amerika'da yaşayan bazı Suriye'li Arabların, turistik maksatlı sema gösterisi yapması, Amerika'daki Osmanlı Büyükelçisinin protestosuna sebep oldu.

Vehbi Tülek

Aziziye Müdafaasi

24 Nisan 1877'de Ruslar, Osmanlı Devletine savaş ilan etmişler, batıda Tuna boyundan ve doğuda Kars cihetinden saldırıya geçmişlerdi. Doğu cephesinde ordumuzun başkumandan lığını Gazi Ahmed Muhtar Paşa yapıyordu. Kabiliyetli ve cesur bir asker olan Ahmed Muhtar Paşa, Kars'ı alan Rus ordusu karşısında askerini muhafaza ederek programlı bir şekilde Erzurum'a çekilmişti. Bu çekilme sırasında yaptığı Halyaz, Zivin, Gedikler ve Yahniler meydan savaşlarında zafer kazanmış, hatta Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından taltif görerek "Gazi" ünvanını almıştı. Askerimiz kuvvet ve teçhizat yönüyle üstün Rus ordusu karşısında, silah ve yiyecek bakımından iyi şartlarda olmaması sebebiyle Erzurum'a kadar çekilmeye mecbur kalmıştı.

Vehbi Tülek

Ekmeğe 5 Para Bile Zam Yok

1899 Haziran ayında buğday fiyatlarında meydana gelen artış dolayısıyla ekmeğe de zam yapılması söz konusu olunca Sultan II. Abdülhamid Han duruma müdahele ederek özel kalem müdürüne şu irade-i seniyyeyi yayınlattırmıştı:"Buğday fiyatının artmasından dolayı ekmeğe beş para zam yapılması lüzumu Şehremaneti'nden (Belediye) duyurulmuştur. Bunun üzerine Padişah Hazretleri derhal emir vererek bir komisyon kurdurmuş ve ekmek fiyatlarının artmasını önleyecek tedbirlerin alınmasını irade buyurmuştur."Bu minval üzere kurulan komisyon meseleyi görüşüp, tedbir almıştı. Padişah, o kadar gaileler arasında ekmek fiyatlarıyla da ilgilenmişti.

Vehbi Tülek

Seni Kanuna Şikayet Ederiz

Kul hakkına özen gösteren Sultan Süleyman, bu konuya duyduğu titizlik nedeniyle 'Kanuni' lakabını almıştır. Budin Seferinden dönen ordu, yolların darlığı sebebiyle tarlalardan geçmek zorunda kalmıştı. Bu sırada bir köylü, elindekini padişahın atının geçtiği yere fırlatınca at ürkmüş, köylü de yakalanarak padişahın huzuruna getirilmişti. Sultan Süleyman köylüye:
-Derdin nedir de böyle yaptın? diye sorunca, köylü:

-Biz fakir köylüleriz. Askerlerinizden bazıları, bizim yeni ektiğimiz tarlalardan geçtiler. Ya bu zararı ödersiniz, ya da sizi şikayet ederim. demiş.

Bunun üzerine Kanuni köylüye: -Peki bizi kime şikayet edeceksiniz? diye sormuş. Köylü: -Siz Kanuni değil misiniz? Sizi kanuna şikayet ederiz. deyince Sultan Süleyman çok memnun olmuş ve hemen köylülerin zararlarını hesaplattırıp zararı ödemiş.

Vehbi Tülek

Bir Yalanla İki Kelleyi Kurtardin

Osmanlı hükümdarları zaman zaman memleketin dâhili vaziyetini bizzat teftiş ve kontrol için tebdil-i kıyâfetle halk arasına karışırlardı. Sultan IV. Murad ile III. Mustafa Hânlar'ın sıkça tebdil gezdiklerini tarihler kaydederler.Sultan Mustafa Hân bir bahar günü derviş kıyâfetiyle çarşıyı pazarı dolaşmış ve yorgunluk gidermek üzere kırlara doğru yürümeye başlamış. Samatya taraflarında bir tepecik üzerinde oturmuş dinlenirken, musâhibi Nakşi'nin taşıdığı dürbünü isteyip bir müddet çevreyi temâşâ etmiş. Meğer uzaklarda bir kadınla bir erkeğin sarılıp öpüştüklerini görmesin mi!?.. Nakşi'ye seslenmiş:" Derhal git! Şu karşıdakiler kimlerdir, öğren gel!..Nakşi emri yerine getirip nefes nefese dönmüş ve:" Efendimiz, demiş, bunlar hayli zamandır birbirlerini görmeyen iki kardeş imişler. Oracıkta rastlayınca dayanamayıp sarmaş dolaş olmuşlar. Zât-ı şâhâneye de arz-ı ihlâs eylediler.Pâdişah gülmüş:" Nakşi! Yalan söyledin amma, zararı yok; bir yalanla iki kelleyi birden kurtardın, demiş

Vehbi Tülek

Koca Seyid

18 Mart 1915 sabahı İngiliz ve Fransız gemilerinden müteşekkil düşman donanması Çanakkale boğazına girdi. Burasını kolayca geçip İstanbul'a gideceklerini düşünüyorlardı. Bu suretle Osmanlı İmparatorluğu teslim olacaktı. Öndeki zırhlılar, boğazın Anadolu ve Rumeli yakalarındaki Osmanlı tabyalarını seri ateşli ve uzun menzilli ağır toplarıyla döğmeye başladıkları sırada, düşman filosunun diğer gemileri de hücuma geçtiler. Saat 14.00'de bombardıman müthiş bir hal aldı. Sahil kasabaları ateş içinde kalmıştı. Osmanlı tabyaları kısa menzilli toplara sahip ve cephaneleri sıınırlı olduğundan düşmanın gemilerinin iyice yaklaşmalarını bekledikten sonra mukabil ateşe başladı. Fakat bu pek tesirli olmadığı gibi, düşman bombardımanının sabit hedefler üzerine yoğunlaşması na da sebep oldu. Nereden bir ateş açılsa gemiler hemen namlularını oraya çeviriyor ve ölüm kusuyorlardı.

Vehbi Tülek

Osmanlilarda Mevlid Kandilleri

Sultan II. Murad an, 12 Rebiulevvel 996 (10 Şubat 1588) günü bir tezkire çıkartarak:"Bu gece Server-i Kâinat, Mefhar-i Mevcûdât hazretlerinin dünyaya teşrif ettikleri gecedir. Ta'zim ü ihtiram etmek gerektir." Diyerek minarelerde kandiler yakılmasını emretti. Bu vesile ile camilerde ve mescidlerde mevlidler okundu, şenlikler yapıldı. Bu tarihten sonra her mevlid kandilinde aynı şenlikler, bütün Osmanlı Padişahları tarafın dan yapılmaya devam edildi. Önceleri Ayasofya'da yapılan merasimler, daha sonraları Sultan ahmed camiinde yapılmaya başlandı. Halkın büyük rağbetine mazhar olan mevlid kutlamaları zamanla bayram şekline büründü. Bazı camilerde bu gecelerde minareler arasında mahyalar kurulurdu.

Vehbi Tülek

İngiliz Destekli Çete İşi İhtilal

İstanbul'daki İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Elliot, büyükelçilik binasındaki odasının, çıkış kapısına hakim penceresinden dışarıya bakıyordu. Eski sadrazam, yeni Şûray-ı Devlet Reisi Mithat Paşa ile haberleşmelerinde aracı olan kişinin, hızlı adımlarla binadan çıkışını gözleriyle izlerken, dudaklarındaki gülümsemeye engel olamadı. Mesleğinin 35'inci yılını süren 60'lık kurt diplomata, son günlerde elde ettiği başarıların verdiği zevk, donuk mavi gözlerini adetâ canlandırmış, sinsi pırıltılarla doldurmuştu. İstanbul'da geçirdiği 9 yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar, sonunda meyvesini vermişti. Birtakım devlet ricaliyle dost olmuş, İngiliz emellerine uygun yönetime bir türlü yanaşmayan padişahın tahtından indirilmesi yönünde, İngiltere hükûmetinin maddi, manevi her türlü desteğini bunlara sunmuştu. Yürüttüğü çalışmaları finanse etmek üzere 1875 yılı İngiltere bütçesinden tahsis ettirdiği 7 milyon İngiliz altınının işe yaradığı bir gerçekti.

Vehbi Tülek

İnsanla Hayvan Arasını Ayıran Fark Edeptir!

Vehbi Tülek

Beni Sâlih Duânızdan Unutmayın Efendim

Vehbi Tülek

Bütün Mahlûklar, Allahü Teâlânın Kudretindedir

Vehbi Tülek

İlimden Îmân, Cehâletten Küfür Hâsıl Olmaktadır

Vehbi Tülek

İbâdetlerin En Kıymetlisi Namaz Kılmaktır

Vehbi Tülek