Kendinden Geçmiş Bir âşık!..

Kendinden Geçmiş Bir âşık!..
MISIR'IN FETHİNE KATILDI
Şeyh Âşık Efendi, önce bir müddet ilim öğrendi. Daha sonra Yavuz Sultan Selim Han ile berâber Mısır'ın fethine gitti. Orada, İbrâhim Gülşeni hazretlerinin meclisine katıldı. Burada Şeyh Kerim ile konuşurlarken, İbrâhim Gülşeni kulağına bir kere "Hû" deyip ona teveccüh eyleyince, kalbini tamâmen ona bağladı. O nefesin tesiriyle, kalbine aşk ateşi, Allahü teâlânın sevgisi düştü. Bir süre kendinden geçmiş bir hâlde Mısır'da gezinip durdu... Daha sonra, Edirneli hacılar, hac dönüşü Mısır'a uğradılar. İbrâhim Gülşeni hazretlerinden, Edirne'ye halkı irşâd etmek, doğru yolu göstermek için bir talebesini göndermesini ricâ ettiler. İbrâhim Gülşeni hazretleri; "Hemşehriniz Âşık Efendi'yi gönderelim" dedi. Hemen Âşık Efendi'yi çağırttı. Teveccühleriyle yüksek mânevi makamlara kavuşturup, icâzet verdi ve Edirne'ye gönderdi...
Şeyh Âşık Efendi ömrü boyunca iyiliği emredip, kötülükten sakındırmaktan geri durmadı... Sohbetlerinde buyurdu ki:
"Hazret-i Ali buyurdu ki: 'Doğru bildiğini söylemek, susmaktan daha hayırlıdır. Günahkâr insanlara günah ve haramların kötülüğünü anlatmamak, iyilik değildir.' Kötü bir işi yapanı o işten sakındırmak, ibâdetlerin en faziletlisidir. Bir kimse bilmeyen birine yol gösterse, o da onun irşâdıyla hidâyete erse, yol gösteren kişi de, hidâyete kavuşan kimsenin sevâbı ve fazileti kadar sevap kazanır...

"DİNİN DİREĞİ NASÎHATTİR"
Dinin direği nasihattir. Bu sebeple Allahü teâlânın kullarına nasihat etmeli ve yumuşak davranmalıdır. Eğer söz tutmazlarsa onlara yumuşaklıkla hakikati anlatmaya devâm etmelidir. Zirâ Peygamber efendimiz; (Ümmetimden bir tâife, [topluluk] hak üzerine mücâdele etmekte, kıyâmete kadar gâlib olarak devâm edecektir) buyurmuştur. Nasihat edince fitne çıkma durumu varsa, bu hayırlı işten vazgeçilir. Nasihati, kabûl edenlere, dinleyenlere yapmak gerekir..."
Şeyh Âşık Efendi, vefat etmesine yakın, devamlı söylediği şu beyti okudu:
"Ser-i kûya ki sehv ile n'ola basma kadem âşık?/Ser-ü-pây fikrin etmez, n'eylesin hem mest hem âşık?" (Sevgilinin bulunduğu yere yanlışlıkla gelmekten ne çıkar? Çünkü o kendinden geçmiş bir âşık olduğu için baş ve ayak düşüncesinde değildir.)

Tevekkül Eden Kimse Cömert Olur

Vehbi Tülek

Felsefecileri Kerpiçle Susturan Zat!

Vehbi Tülek

Ağlayıp Sızlamak, Derdi Belâyı Geri Çevirmez

Vehbi Tülek

Hanefî Mezhebinde Namazın Sünnetleri

Vehbi Tülek

Fakirlik Korkusu Olan Şeytana Itâat Eder

Vehbi Tülek