Kızmanın Sonu Pişmanlıktır!
"Hasetçi, bir kimsede bir iyilik ve ona ihsân olunmuş bir nimet görürse, hemen şaşırır. Onun başına bir belâ geldiğini görünce şemâtet eder. (Şemâtet: Başkasına gelen belâya, zarara sevinmektir.)
Hadis-i şerifte "Din kardeşinize şemâtet etmeyiniz. Şemâtet ederseniz, Allahü teâlâ belâyı ondan alır, size verir" buyuruldu.
"Haset, sahibini çok kötü durumlara sokar. İblis, Âdem'e (aleyhisselam) haset ettiği için, çok yüksek bir dereceye sahip iken, daha sonra mel'ûn (lanetlenmiş) oldu."
"İnsan, dünyâda kendisine kızan herkesi râzı edebilir. Fakat haset eden kimseyi râzı etmek imkânsızdır. Çünkü, onu bir şey râzı eder. O da haset ettiği kimseden o iyi durumun yok olmasıdır."
"Çabuk kızmak, ahmaklıktır. Çünkü kızmanın sonu pişmanlıktır."
"Zandan sakınınız. Şüphesiz zan, sözlerin en kötüsüdür. Tecessüs etmeyiniz. Birbirinize buğzetmeyiniz. Ey Allahın kulları! Kardeşler olunuz."
"Kardeşinin iyi ve kötü amelini araştırma. Çünkü bu tecessüstür."
"Akıllı kimseye lâzım olan, kendi ayıplarıyla meşgul olmakla beraber, insanların ayıplarını araştırmamasıdır. Kendi ayıplarını görüp, başkasının ayıplarıyla uğraşmayan kimsenin kalbi rahat olur. Kendi ayıbını gören kimseye, başkasının ayıbı büyük gelmez. Başkasının ayıplarıyla uğraşacağım diye, kendi ayıp ve kusurlarını unutan kimsenin kalbi körelir, bedeni yorulur, ayıplarını terk etmek ona zor gelir."
"Kızma neticesinde meydana gelecek zararı, kızmadan önce düzeltmek daha kolay ve mümkündür."
Avn bin Abdullah hizmetçisine kızdığı zaman, "Sen bana ne kadar da çok benziyorsun. Ben de Allahü teâlâya karşı pek günahkârım" derdi. Kızgınlığı daha da şiddetlenince, köle olan hizmetçisine, "Allah için sen hürsün" der onu serbest bırakırdı.
"İnsanlar, gazap (kızmak) ve hilm (yumuşaklık) üzere yaratılmışlardır. Bir kimse kızar ve sonra yumuşaklık gösterirse, kızması, onu istenmeyen bir söze ve işe düşürmediği müddetçe mezmûm değildir (kınanmaz). Buna rağmen, kızmayı her zaman terk etmek, ondan uzak olmak daha iyidir."