Kurtuluş Yollarını Fıkıh Ilmi Gösterir
Fıkıh bilgisini öğrenmelidir. Çünkü fıkıh ilmi; insanları iyilik ve takvâya en güzel ulaştıran, adâlette en doğru yolu gösteren ilimdir. Fıkıh ilmi, insanlara kurtuluş yollarını gösterir ve insanları bütün güçlüklerden kurtarır. Çünkü Allahü teâlâdan korkan bir fakih, şeytana karşı bin âbidden daha güçlüdür. Fıkıh ilmi, dünyâ ve âhiret saadeti ile ilgili ilimlerin inceliklerini bilmektir. İlim, ancak amel etmek içindir. İlim ile amel etmek, âhiret saadeti için dünyâ ile ilgili işleri terk edip gönülden çıkarmaktır.
İlim öğrenmek isteyen kişi, tahsile başladığı zaman niyet etmesi lâzımdır. Zira niyet, bütün her şeyi yaparken esastır. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifte; "Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan odur. Kimin hicreti Allah ve Resûlü için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü içindir. Kimin de hicreti dünyâ menfaati veya evleneceği kadın ise, onun hicreti de onlar içindir" buyuruyor.
Yine diğer bir hadis-i şerifte, Resûl-i ekrem; "Çok işler vardır ki, dünyâya âit işler olarak görünür. Fakat güzel niyet ile bunlar âhiret işlerinden olurlar. Çok işler de vardır ki, âhirete âit işler olarak görünür. Fakat niyetteki kötülük sebebiyle bunlar dünyâ işlerinden olurlar" buyurdu.
Talebe, ilim tahsili ile, Allahü teâlânın verdiği akıl nimetine, beden sıhhati nimetine karşı şükretmeye niyet etmelidir. Talebe ilim öğrenirken; ilminden dolayı insanların kendisine yönelmelerini ve değer vermelerini, mevki sahibi olmayı düşünmemelidir. Talebe, ilmi, büyük bir gayret sarf ederek öğrenmelidir. Öğrendiği bilgileri sâdece fâni ve değeri az olan dünyâ gayeleri için kullanmamalıdır. Bir şâir şöyle diyor:
"Dünyâ hayâtı azdan daha azdır. Ona âşık olan, alçakların alçağıdır. O sihriyle bir topluluğu sağır ve kör eder. Böylece ona değer verenler delilsiz şaşırıp ortada kalırlar."