Lâmiî Çelebi
Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" mübârek yüzünün güzelliği kemâlde ve mübârek a'zâlarının tenâsübü i'tidâlde idi. Sözleri tatlı idi. Her hareketi ve duruşu, davranışları ve işleri o şekilde idi ki, dahâ güzeli düşünülemezdi. Nitekim bu husûs birçok hadis-i şerif ile sâbit olmuştur. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vasfları şöyle bildirilmişdir:Orta boylu, gâyet kemâl ve i'tidâl üzere idi. Yanına uzun boylu birisi gelse, ondan uzun görünürdü. Konuştuğu zamân mübârek dişleri arasından nûr saçılırdı. Mübârek yüzü ayın ondördünden dahâ parlaktı. Hazret-i Âişe "radıyallahü anhâ" bir gün evinde bir şey kaybetmişti. Aradı, karanlıkta bulamadı. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" eve teşrif edince, mübârek alnında parlayan nûr, odayı aydınlattı. Hazret-i Âişe kaybetdiği şeyi buldu.
Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" mübârek vücûdu çok temiz idi. Teri nezih ve kokusu çok güzeldi. Enes "radıyallahü anh" şöyle demiştir:
-Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" kokusu gibi hiçbir güzel koku görmedim. Mübârek kokusu ne miske, ne de anbere benzerdi. Resûlullah ile müsâfehâ eden kimsenin, o gün elinin güzel kokusu gitmezdi. Mübârek elini hangi çocuğun başına sürse, o çocuk diğer çocuklardan güzel kokusu ile fark edilirdi...
EN GÜZEL KOKU...
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" bir gün hazret-i Enes'in evinde uyumuştu. Hava sıcak olduğundan terlemişti. Hazret-i Enes'in annesi, Resûlullahın inci gibi ter dânelerini bir şişeye topladı. Resûlullah bunu ne yapacaksın diye sordu. Bunları güzel kokulara karıştırıyorum. Hiçbir koku ondan dahâ güzel kokmuyor, dedi.
İmâm-ı Buhâri "rahmetullahi aleyh" (Târih-i Kebir) adlı eserinde şöyle yazmıştır: Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" bir yoldan geçse, ondan sonra, o yoldan geçenler, Resûlullahın oradan geçtiğini güzel kokusundan bilirlerdi.