Mehmed Zühdi Efendi

Mehmed Zühdi Efendi

Yüksek üstadımız İmam-ı Rabbani hazretleri, üçüncü cildin yirmiüçüncü mektûbunda buyuruyor ki: Allahü teâlânın Peygamberler göndermesi, bütün mahlûklara rahmet ve ihsândır. Allahü teâlâ kendi varlığını ve sıfatlarını, bizim gibi zayıf akıllı ve kısa görüşlü kullarına bu büyük Peygamberleri ile haber verdi. Beğendiği şeyleri beğenmediklerinden bunlar vâsıtası ile ayırdı. İnsanlar dünyada ve âhırette faydalı olan şeyleri, zararlılarından, bunların aracılığı ile ayırt eyledi. Eğer bu şerefli Peygamberler gönderilmeseydi, insan aklı Allahü teâlânın var olduğunu anlayamazdı. Allahü teâlânın büyüklüğünü kavramaya ulaşamazdı.

Bunun gibi, Peygamberlerin haber verdikleri, Allahü teâlânın üstün sıfatlarının var olduğunu, Peygamber gönderdiği, meleklerin günahsız olduğu, öldükten sonra dirilmek olduğu, Cennette sonsuz nimetler, iyilikler ve Cehennemde azâblar bulunduğu ve İslâmiyetin bildirdiği daha nice şeyler, akıl ile anlaşılamaz. Bunlar, Peygamberlerden işitilmedikce, insanların kısa akılları ile bulunamaz.

Eski Yunan felsefecileri, "akıl hiç şaşmaz, her şeyin doğrusunu anlar" diyorlar. Akıl her şeye erer, sınırsızdır sanıyorlar. Aklın eremediği şeyleri de, akıl ile çözmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki akıl, dünya bilgilerinde bile yanılıyor. Âhıret bilgilerini ise, hiç anlayamıyor. Akıl, duygu organları ile anlaşılamayan şeyleri bulabildiği gibi, aklın eremediği şeyler de Peygamberlerin bildirmeleri ile anlaşılır. Akıl, his organlarının üstünde olduğu gibi, Peygamberlik de, akıl kuvvetlerinin üstündedir. Akıl kuvvetlerinin varamadığı şeyler, Peygamberlerin bildirmeleri ile öğrenilir. Allahü teâlânın var olmasına ve bir olmasına, yalnız aklın anlaması ve kabûl etmesi ile inanmak ve başka bir yoldan anlaşılamaz ve inanılamaz demek Peygamberlere inanmamak olur ve güneşe inanmamaya benzer...

İnsanlardan Bir Sıkıntı Gelirse, Affedin!

Vehbi Tülek

İlimleriyle Dalâlete Düşen Kimseler!

Vehbi Tülek

Yaşayan Maşuktur, âşık Bir Ölüdür

Vehbi Tülek

Kalan Günlerinin Kıymetini Bil

Vehbi Tülek

Tamah Eden, Dâimâ Sıkıntı Içinde Yaşar!

Vehbi Tülek