BABASININ SANCAKTARI OLDU... Muhammed bin Hanefiyye, Hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyin'den sonra, hazret-i Ali'nin oğullarının en üstünüydü. İlimde üstün derecelere sâhipti. Abdullah ibni Abbâs ile berâber, fıkıh, hadis, tefsir gibi ilimleri kitaplara yazdılar. Muhammed bin Hanefiyye haramlardan ve şüpheli şeylerden sakınmakta ve güzel huyları kendinde toplamakta çok üstün olup, bu hâliyle mübârek babaları hazret-i Ali'nin husûsi muhabbet ve takdirine kavuşmuştu. Cemel ve Sıffin Muhârebelerine karışmak istemedi ise de, babasının; "Babanın bulunduğu tarafın haklı olduğundan şüphen mi var?" sözü üzerine babasının yanında yer almış ve babasının sancağını taşımıştır. Kahramanlık ve şecâatte eşsizdi. Hazret-i Ali şehid olduktan sonra Abdullah ibni Zübeyr ve Abdülmelik bin Mervân arasındaki hâdiselere karışmamak için Kûfe'ye hicret etti... Muhammed bin Hanefiyye, babası hazret-i Ali'den şöyle bir hadis-i şerif rivâyet etti: Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); "Ümmetime şefâat edeceğim. Hattâ Rabbim; (Yâ Muhammed! Râzı mısın?) diye nidâ edecek. Ben de; 'Evet yâ Rabbi, râzıyım' diyeceğim" buyurdu. Muhammed bin Hanefiyye buyurdu ki: "Bir kimse seyyidleri ve âlimleri severse, o kimse çok günahkâr bile olsa, Allahü teâlâ o kimseye pek çok ihsânlarda bulunur."
SOHBETE KATILMAK NİMETİ... "Kanâatkâr olup, elini ve dilini kötülükten muhâfaza edip, evinde oturan kimseye Allahü teâlâ merhâmet etsin. Allahü teâlânın sevdikleriyle görüşmek onların sohbetlerine katılmak büyük bir nimettir. Kim bu nimete kavuşmuş olarak ölürse, şüphesiz Allahü teâlânın ihsânlarına ve Cennet'ine kavuşur ve orada sevdikleriyle berâber olur." "Allahü teâlânın rızâsı için olmayan her şey boştur, mânâsızdır." "Kimin nefsi ıslâh olmuş ise, onun nezdinde dünyânın zerre kadar kıymeti yoktur." Muhammed bin Hanefiyye hazretleri vefat etmeden önce buyurdu ki: "Allahü teâlâ, Cennet'i nefslerinize karşılık kıldı. Nefsinizi, Cennet dururken, başka şeylere satmayınız."