Muhammed Bin Nâsır Es-selâmî
"NİMETİ KORUYAN ŞÜKÜRDÜR!"Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
"Hayır ve iyiliğin direği olup, karşılıklı sevgiyi meydana getirir. Rahatlık ve huzur onunla kalblere yerleşir, İslâm dini, Müslümanları bu güzel haslete sevkederek cömert olmalarını bildirdi. Zirâ dünyâ ve âhiret iyilikleri, cömertlikte toplanmıştır. Muhakkak onda Allahü teâlânın razı olması vardır. Bütün insanların da beğendiği ve razı olduğu bir iştir..."
"Allahü teâlâ İbrâhim sûresi yedinci âyet-i kerimesinde meâlen; (N'imetlerime şükrederseniz, onu arttırırım) buyuruyor. Hikmet sâhibleri dedi ki: 'Şükürle nimet devam eder. Nimete küfredilir, kadrü kıymeti bilinmezse gider. Ni'meti koruyan şükürdür. Şükür, nimetleri çoğaltır ve insanı cezadan korur. Nimetlere şükretmeyen, hayvanlardan sayılır."
Muhammed bin Nâsır hazretleri vefât ettiğinde geride hiç mal bırakmamıştır. Vefatı sırasında buyurdu ki:
"Hiçbir dünyalık malım yok ki bunları miras bırakayım. Yalnızca elbisem var. Bunları da cenâzemi yıkayanlara verin!.."
"SEN ONLARIN REİSİSİN"
Muhammed bin Nâsır hazretleri vefât ettiğinde, cenâze namazını kılmak için pekçok âlim toplanmıştı. Meşhûr bir âlim olması ve çok sevilmesi sebebiyle, cenâze namazı birkaç defa kıldırıldı. Cenâze namazı, vasiyeti üzerine önce Sultan Câmii'nde Ebü'l-Fadl bin Şafii tarafından kıldırıldı. Sonra Şeyh Abdülkâdir ve sonra İbn-i Kavariri tarafından Mensûr Câmii'nde kıldırıldı. Bundan sonra da Harbiye'de, Ömer el-Harbi kıldırdı. Öğle vakti Bağdat'ta Bâb-ı Harb kabristanına, Ebû Mensûr bin Enbâri'nin yanına defn edildi. Cenâzesinde büyük bir cemâat toplanmıştır.
İbn-i Cevzi, fıkıh âlimi Ebû Bekr bin Hudari'nin şöyle anlattığını nakletmiştir:
Rüyâmda Muhammed bin Nâsır'ı gördüm. "Efendim, Allahü teâlâ sana nasıl muâmele etti?" dedim. "Beni bağışladı ve bana, "Hadis âlimlerinden on kişiyi daha affettim. Çünkü sen, onların reisisin ve seyyidisin" buyurdu.