Mustafa Hâki Efendi
"Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) zemânında insanlar üçe ayrıldı: İnanmayıp Resûlullaha karşı gelenler (Kâfir) oldu. İnanmayıp inanmış gibi görünenlere (Münâfık) denildi. İnananlara (Eshâb) denildi. Eshâb-ı kirâmın inanışları hep aynı idi. Kur'ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş işleri yapmakta da, birbirlerine uygun idiler. Kur'ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmemiş bir şeye inanmayı dinimiz emretmemiştir. Fen bilgilerinin çoğu böyledir. Bunlardan akla uygun olanlara inanılır. Açıkça emir veyâ yasak edilmemiş işler ise, böyle değildir. Böyle işleri yapıp yapmamakta, açıkça bildirilenlere benzetilmelerini, Allahü teâlâ, derin âlimlere emretmektedir. Bu benzetmeyi yapabilecek derin âlimlere (Müctehid) denir. Bu benzetmek işine, (İctihâd) denir. Bir müctehidin ictihâd ederek elde ettiği bilgilerin hepsine, o müctehidin (Mezhebi) denir. Eshâb-ı kirâmın hepsi derin âlim, birer müctehid idiler. İslâmiyyet bilgilerinde, siyâset, idârecilik ve zamânlarının fen bilgilerinde ve tasavvuf ma'rifetlerinde birer deryâ idiler. Bu bilgilerinin hepsini, Resûlullah efendimizin mübârek cemâlini görmekle ve kalblere işleyen, rûhları çeken sözlerini işitmekle, az zamânda edindiler. Her birinin mezhebi vardı. Mezhebleri az veyâ çok farklı idi. Tâbi'inin ve Tebe'i tâbi'inin arasında da müctehidler vardı. Bu müctehidlerin ve Eshâb-ı kirâmın mezheblerinden yalnız dördü kitâblara geçip, dünyânın her yerine yayıldı. Diğerlerinin mezhebleri unutuldu. Bu dört mezhebin imânları, Eshâb-ı kirâmın ortak olan imânıdır. Bunun için, dördüne de (Ehl-i sünnet) denir. Eshâb-ı kirâm dini bildirenlerdir. Eshâb-ı kirâma dil uzatan, dini yıkar. Eshâb-ı kirâmın imânda ayrılıkları yoktur. Hepsi bütün velilerden üstündür."MÜMİN GÜZEL AHLÂKLIDIR
Mustafa Hâki hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce nasihat isteyen birisine buyurdu ki: "Müslüman temiz toprağa benzer. Temiz toprağa her şey atılır. Hakaret görebilir, eziyet görebilir, cefaya uğrayabilir. Lâkin ondan hep güzel temiz faydalı şeyler çıkar. Müminin, insanları ayırmadan, hepsine aynı şekilde davranması ve güzel ahlâklı olması lâzımdır."