Necmeddîn Dâye Râzî
"Âlemlerin yaratanı, yarattığı ve yaratacağı şeylerin hepsini, ezelden ebede, zerreden Arş'a kadar hepsini, maddeleri, ma'nâları, bir ânda ve bir arada bilir. Her şeyi yaratmadan önce biliyordu. Her şeyin iki türlü varlığı olur. Biri ilimde varlık, ikincisi, hâriçte, maddeli varlıktır. İmâm-ı Gazâli "rahmetullahi aleyh" bunu bir misâl ile, şöyle anlatmıştır: Bir mühendis mi'mâr, yapacağı bir binânın şeklini, her yerini, önce zihninde tasarlar. Sonra zihnindeki bu resmi, kâğıda çizer. Sonra bu plânı, mi'mâra ve ustalara verir. Bunlar da, bu plâna göre, binâyı yapar. Kâğıttaki plân, binânın, ilimdeki varlığı demektir ve zihinde tasavvur edilerek çizilen şeklidir. Buna, (ilmi, zihni, hayâli vücûd) isimleri verilir. Kereste, taş, tuğla ve harçtan yapılan binâ da, hâriçteki varlıktır. Mühendis mi'mârın zihninde tasavvur ettiği şekil, ya'ni bu şekle olan bilgisi, binâya olan kaderidir. Kazâ ve kader bilgisi karışık olduğundan, okuyanlarda, birtakım yanlış fikirler, evhâm ve hayâller hâsıl olabilir. Bunun için, din büyüklerimiz, kazâ ve kaderi çeşitli şekilde anlatmışlardır. Böylece okuyan ve dinleyenler, sözlerin gelişine ve şekline göre, ta'riflerin birinden fâidelenebilir ve şübheye düşmekten kurtulurlar. Kader, ileride yaratılacak şeyleri, Allahü teâlânın ezelde bilmesidir. Allahü teâlâ, her şeyi, kudreti ve ilmi ile yaratıyor. İşte kader, bu ilmdir...""YOLLARINDA GÜL BULSUN!"
Necmeddin Dâye Râzi, vefatı sırasında şu beyitleri okudu:
"Bize düşman olan da, saâdet, iyilik bulsun/Cihandaki ömründe, nice bereket bulsun./Yolumuzun üzerine diken koysa bir kimse,/Bizden ona diken gitmez. Yollarında gül bulsun."