Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), ayın on dördüncü gecesi, parlayan dolunaya bakıp buyurdu ki: “Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, [siz müminler Cennette] Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz.”
“Cennetin yüksek derecelerine kavuşmak isteyen, saygısızlık yapana yumuşak davransın! Zulmedeni affetsin! Malını esirgeyene ihsânda bulunsun! Kendisini aramayan, sormayan ahbabını, akrabasını gözetsin.”
“Derecesi en üstün olanlar, Allahü teâlâyı zikredenlerdir.”
“İnsanların en kıymetlisi, müminlerin âlimleridir.”
“Zikretmek, nâfile oruç tutmakdan dahâ iyidir.”
“Biriniz imâmdan önce, rükû ve secdelerden başını kaldırdığı zaman, Allahü teâlânın onun başını merkep başına veya şeklini merkep şekline çevirmesinden korkmuyor mu?”
“Parça parça parçalansan, ateşte yakılsan bile, Allahü teâlâya hiçbir şeyi şerik yapma. Farz namazları terk etme. Farz namazları bile bile terk eden Müslümanlıktan çıkar. Şarap içme. Şarap, bütün kötülüklerin anahtarıdır.”
“Kuvvetli olmak, başkasını yenmek demek değildir. Kuvvetli olmak, kahraman olmak, kendi öfkesini yenmek demektir.”
“Kulun, Rabbine en yakın bulunduğu hâl, secdede bulunduğu hâldir. O hâlde siz, secdede çok duâ edin!”
“Nice, iki eski elbise sahibi zaîf (muhtaç) kimse vardır ki, eğer Allah ismi ile yemîn etseydi, Allahü teâlâ onun yemînini yerine getirirdi. Berâ bin Mâlik bunlardandır.”
“Yâ Rabbî! Kim sana îmân eder, benim, senin Resûlün olduğuma şehâdet ederse, ona, sana kavuşmayı sevdir, ölümü kolaylaştır, dünyâ yükünü hafiflet. Kim de sana inanmaz, benim, senin elçin olduğumu kabûl etmezse, ona, sana kavuşmayı sevdirme, ölümü zorlaştır, dünyâ yükünü ağırlaştır.”
“İnsanın işlediği günahlar yüzünden rızkı daralır. Duâ ile kaderi değişir, iyilik ve büyüklere itaat ise ömrü uzatır.”
“Allahü teâlâ bir kuluna ihsânda bulununca, nimetinin eserini üzerinde görmek ister.”
“Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenâzesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksırıp Elhamdülillah diyene, 'yerhamükellah' diyerek cevap vermek.”