Öfkeyle Fırlatılan Yastık!..
"BENİ VESÎLE EDİN!.."Abdülkâdir Geylâni hazretleri buyurdu ki:
"Sıkıntıda olan bir kimse beni vesile edip Allahü teâlâya yalvarsa derhâl sıkıntısı gider. Şiddet ânında her kim benim ismimi ansa derhâl rahata kavuşur. 'Abdülkâdir Geylâni hazretlerinin yüzü suyu hürmetine' diyerek, her kim Allahü teâlâdan dilekte bulunursa, derhâl işi görülür."
"Allah'ım! Ceddim, Habibin Muhammed aleyhisselâm ve kullarından takvâya erenlerin hâtırı için, hiçbir talebemin rûhunu tövbesiz alma."
Kendisinden; duânın kabûl edilmesi, hayır ve misâfire ikrâmdan soruldu. O zaman şu hadis-i şerifleri okudu:
"Kul günâh veya kat'-ı rahm (sılayı rahmi terk) dâvâsında bulunmadıkça ve acele etmedikçe duâsı kabul edilir." Eshâb-ı kirâm; "Yâ Resûlallah, acele etmek nedir?" diye sorunca; "Duâ ettim de kabul edildiğini görmedim der ve o anda vazgeçerek duâyı bırakır" buyurdular. Bir kimse Peygamber efendimize suâl edip; "Müslümanların hangisi daha hayırlıdır?" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir" buyurdu.
"Her kim Allah'a ve âhiret gününe imân ederse ya hayır işlesin, yahud sussun. Her kim Allah'a ve âhiret gününe imân ederse, komşusuna ikrâm etsin. Her kim Allah'a ve âhiret gününe imân ederse, misâfirine ikrâm etsin."
"BANA ŞEFÂATÇI OLACAK"
Abdülkâdir Geylâni hazretleri, dine uygun olmayan bir şeye müsâade etmezdi. Bir gün yanında; "Falanca kimse ibâdeti ve kerâmetleri ile meşhûrdur" diye konuşuldu ve bu arada; "Ben derece bakımından Yûnus aleyhisselâmı geçtim" dediği nakledildi. Bunu duyunca yüzünde öfke eserleri görüldü. Yaslandığı yastığı yere doğru attı. Gidip baktıklarında adamın öldüğünü gördüler. Vefâtından sonra o şahıs rüyâda neşeli olarak görüldü. "Nasılsın?" diye sorulduğunda; "Şeyh Abdülkâdir hem Allahü teâlânın, hem Yûnus aleyhisselâmın yanında bana şefâatçı olduğu için, Allahü teâlâ beni affetti. Yûnus aleyhisselâm hakkında söylediğim o söz sebebiyle hesaba çekmedi" dedi.