Peygamberimize Tâbi Olmak Farzdır, Lâzımdır
Bize hissi ve akli delillerle kendisini tanıma imkânı veren ve ikram olarak mâli ve bedeni çeşitli ibâdetlerde, emir ve yasaklarla kendisine kul olmamızı isteyen, dünyâ ve âhirette salâh bulmamız için İslâm yolunu bildiren Allahü teâlâya hamd olsun.
Bütün işlerinden Allahü teâlânın râzı olduğu, bizi güzel ahlâkı ile Dâr-üsselâma (Cennete) sevk eden Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma ve O'nun âline salât olsun. Dâr-üsselâm, selâmet yurdu yani Cennet demektir. Cennet ehli her çeşit elem ve âfetten emindirler. Cennet bekçileri Cennettekilere; "Selâm, kurtuluş, emniyet sizin üzerinize olsun. Temiz oldunuz" derler. Cennettekilerin kavuştuğu en şerefli ikram, Yâsin sûresinde bildirildiği gibi, Hak teâlânın, rü'yet zamanında onlara selâm vermesidir.
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetine uymayı, Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şerifler bildirmektedir. Allahü teâlâ, Nisa sûresi altmışbeşinci âyet-i kerimede meâlen; (Aralarında ihtilâf ettikleri şeyde seni hakem kılıp hükmüne râzı olmadıkça, o hüküm sebebi ile kalblerinde darlık bulunmayıp, zâhir ve bâtınları ile sana uymadıkça, Rabbin hakkı için mümin olamazlar) buyuruyor.
Haşr sûresi yedinci âyet-i kerimede de meâlen (Resûlümün size getirdiklerini alınız, menettiklerinden sakınınız) buyuruyor. O hâlde Peygamberimize tâbi olmak farzdır, lâzımdır. Resûlullah Efendimize uymamak, İslâm nimetine saldırmaktır.
Bir hadis-i şerifte "Getirdiklerime değil de, kendi isteklerine tâbi olanlarınız imân etmiş sayılmaz" buyurulmuştur.
Diğer bir hadis-i şerifte de "Sünnetimi zayi eden kimseye, şefaatim haram olur" buyurdu.
Yine bir hadis-i şerifte "Sünnetimi ihyâ eden, dirilten, beni ihyâ etmiş olur. Beni ihyâ eden, beni sever. Beni seven, kıyâmet günü Cennette benimle olur" buyurdu.
Meşhûr olan şu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz buyurdu ki: "İnsanların bozulduğu, yolların, milletlerin ayrıldığı zamanda sünnetime yapışana yüz şehid sevâbı vardır. O zaman sünnetimi elde tutmak, ateş korunu elde tutmak gibidir. Onu ne atabilir, ne de tutabilir."