Pîrî Baba

Allahü teâlâ, insanlara merhamet ederek, seve seve çalışabilmeleri, çalışmaktan usanmamaları için, insanlarda üçüncü bir kuvvet dahâ yarattı. Bu kuvvet, (Nefs-i emmâre) kuvvetidir. Bu kuvvet, şehvetlere kavuşmak ve gadab edilenlerle dövüşmek için insanı zorlar. Fakat insanın nefsi, bu işinde bir sınır tanımaz. Yaptığı işler, hep aşırı, hep zarârlı olur... Meselâ sığır aç olunca, çayırda otlar. Doyunca, yatar, uyur. İnsan aç olunca, çayırda otlayamaz. Bulduğu otlar arasında seçim yapması, seçtiğini soyup, temizleyip, pişirmesi lâzımdır. Nefs, bu yorucu, usandırıcı işleri seve seve yaptırır. Fakat, hoşuna gideni, doyduktan sonra da yedirir...
FELÂKETE DÜŞMEMEK İÇİN
Allahü teâlânın merhameti sonsuz olduğundan, nefsin insanı felâkete sürüklemesine mâni olmak istedi. Hem nefsin arzûlarına uymayı sınırlayan, hem de nefsi temizleyip emmârelikten ya'ni aşırı, taşkın olmaktan kurtaran emirler ve yasaklar gönderdi. Peygamberleri "aleyhimüssalevâtü vetteslimât" ile gönderdiği bu emir ve yasakların toplamına, (İlâhi din)ler veyâ (İslâmiyyet) denir...