Rûşen Efendi
İsrâf, malı helâk etmek, fâidesiz hâle getirmek, dine ve dünyânın mubâh olan işlerine fâideli olmayacak şekilde sarf etmektir. Malı denize, kuyuya, ateşe ve elden çıkmasına sebeb olan yerlere atmak, onu helâk etmektir. Kullanılmayacak hâle sokmak, kırmak, kesmek, ağaçtan meyveyi toplamayıp çürütmek, tarlayı hasâd etmeyip, ekinin helâk olması, hayvanları soğuktan, düşmandan korunacak yere koymamak ve soğuktan, sıcaktan ve açlıktan ölmelerini önleyecek kadar yedirmemek ve örtmemek de, helâk etmektir. Bunların isrâf olduğu meydândadır...Yemek artıklarını dökmek, çatalı, kaşığı, tabağı, tası ekmekle veyâ parmakla sıyırıp yemeden önce, kapları ve parmakları yıkamak ve silmek isrâftır. Sofra bezi ve masa üstüne düşen ekmek ve yemek kırıntılarını toplamayıp atmak da isrâftır. Bu kırıntıları toplayıp kedi, köpek, koyun, sığır, karınca, kuş, tavuk gibi hayvanlara yedirmek isrâf olmaz...
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" (Şeytân, her işinizde sizinle berâber bulunur. Hattâ, yemekte bile. Birinizin lokması düşerse, onu alıp tozunu temizleyip yesin. O lokmayı şeytâna bırakmasın! Yemek sonunda parmağını yalasın! Çünkü, bereketin hangi lokmada olduğu bilinmez) buyurdu.
BEREKETE KAVUŞMAK!..
Enes bin Mâlik "radıyallahü anh" diyor ki: (Resûlullah, yemek sonunda üç parmağını mübârek ağzı ile silerdi. Parmağı yalamak ve düşen lokmayı alıp yemek, insanı isrâftan kurtardığı gibi, kibir ve riyâyı giderir. Berekete kavuşturur. Bilhâssa Peygamberlerin "aleyhimüsselâm" efendisine uymak ve emrini yapmak şerefini kazandırır. Mevcûddan istifâdeye ve gelecek ni'metin artmasına sebeb olur.)
Fasulye, pirinç, nohut gibi şeyleri yıkarken dökmek ve dökülenleri toplamamak isrâftır. Elbise, sarık, çorap, ayakkabı gibi giyim eşyâsını iyi kullanmayıp, çabuk eskitmek, onları yırtmak, yıkarken suyu, sabunu çok harcamak, lâmbayı, mûmu [elektriği, hava gazını] boş yere yakmak, hep isrâftır.