Safâtır
"Seni İslâm'a davet ederim""Allahü teâlânın hidâyetine tâbi olana selâm olsun. Bundan sonra; Ben seni İslâm'a davet ederim. Müslüman ol ki, selâmet bulasın. Allahü teâlâ sana iki kat ecir versin. Eğer yüz çevirirsen bütün Hristiyanların vebali senin üzerinedir..."
Mektub bitince Heraklius, "Sen bu hususta ne yapmamı tavsiye edersin, neyi uygun görürsün?" diye sorunca Üsküf, "O'na tâbi olmanı uygun görürüm" dedi.
Heraklius, daha sonra Hz. Dıhye'yi yanına çağırıp baş başa konuştu. Kalbinde olanı izhâr etti. Dedi ki:
-Ben biliyorum ki, seni gönderen zât, kitaplarda geleceği müjdelenen ve gelmesi beklenen âhir zaman peygamberidir. Yalnız ben O'na uyarsam; Rumların beni öldürmesinden korkuyorum. Seni, onların içinde en büyük âlimleri ve benden daha ziyâde itibâr gösterdikleri bir kimse vardır. Safâtır derler, ona göndereyim. Bütün Hristiyanlar ona tâbidir. Eğer o imân ederse, hepsi ona uyup imân ederler. Ben de o zaman kalbimde olanı ve itikadımı açığa vururum.
Döverek şehid ettiler...
Heraklius Hz. Dıhye'yi Safâtır'a gönderdi. Safâtır, Peygamberimizin vasıflarını işitince, Hz. Musa'nın ve Hz. İsâ'nın geleceğini haber verdikleri âhir zaman peygamberi olduğunda hiç şüphesi olmadığını söyledi ve imân etti. Üzerindeki siyah papaz elbisesini çıkardı. Beyaz elbise giydi ve eline asasını alıp kiliseye geldi. O beldedeki Hristiyanları topladı. Ayağa kalkıp:
-Ey Nasârâ, biliniz ki, bize Ahmed'den (aleyhisselam) mektûb geldi. Bizi hak dine davet etmiş. Ben açıkça biliyor ve inanıyorum ki; "O Allahü teâlânın hak resûlüdür" dedi.
Hristiyanlar bunu işitince hepsi Safâtır'ın üzerine hücum ettiler ve onu döverek şehid ettiler...