Sen Dünyâda Fakirlere Yiyecek Veriyordun
Hallâc-ı Mensûr'a "Mürid kimdir?" diye sordum. "Mürid, maksadı Allahü teâlâ olan ve O'na kavuşmayınca hiçbir şeye meyletmeyen kimsedir" buyurdu...
Hocaları vasıtasıyla Zünnûn-i Mısri hazretlerinden nakleder: "Kim güzel amelini riyâkârlıkta kullanırsa, onun yaptığı iyi ameller günaha dönüşür."
"Nefsine biraz istirahat ver, ona bu kadar yüklenme" diyen dostlarına; "Allahü teâlâya kavuşacağım yolu kesemem" buyurdu.
Bu mübarek zat sohbetlerinde buyurdu ki: "Cüneyd-i Bağdâdi hazretleri çok namaz kılardı. Ölümü vaktinde de ders yapıyorduk ve o imâ ile namaz kılıyordu."
"Allahü teâlânın muhabbetiyle yananların kalpleri, Allahü teâlânın nûru ile aydınlanmıştır. Bunlar şevke gelince; bu nur, gökle yer arasını aydınlatır. Sonra Allahü teâlâ bunları meleklerine takdim eder ve (Bunlar bana kavuşmak isterler, siz şâhid olun ki, ben bunlara onlardan daha çok hasretim) buyurur."
"Bir dostum vefât etmişti. Bir gün rüyâmda gördüm. Allahü teâlânın kendisine nasıl muâmele ettiğini sordum. Allahü teâlânın; 'Ben seni affettim. Sen dünyâda fakirlere, benim rızam için yiyecek götürüyor, onları doyuruyordun' buyurduğunu anlattı."
"Ârif, her gün korku içindedir. Çünkü o, hesap vaktinin her saat yaklaştığını yakinen bilmektedir."
"Şu üç şey takvânın, haramdan kaçmanın icâbıdır: Birincisi; Allahü teâlâyı tanıyıp O'na şirk koşmamak. İkincisi; Allahü teâlâya itâat edip, isyân etmemek. Üçüncüsü; Allahü teâlayı anıp O'nu unutmamaktır."
"Allahü teâlâyı seven, Peygamber (sallallahü aleyhi ve selem) efendimizi de sever. Peygamber efendimizi seven O'na salevâtı çok okur, sünneti ile amel eder."
"İbâdetlerin en üstünü Müslümanlara din ilmini öğretmektir. İlimlerin en üstünü de namaz ilmidir. Çünkü o, müminin mirâcıdır. Sen farzları vaktinde, sünnetleri ile berâber kıl. Mümkünse cemâati de kaçırma."
"Dünyâ, çocukların oyuncağıdır, hayâldir, bâtıl bir rüyâdır; harâbdır... Her şeyi bırak Allah'a dön."