Şeyh Nûreddîn
"Bizim bulunduğumuz tasavvuf yolunda üç esas vardır. 1) Hesâba çekilmeden evvel kendini hesâba çekmek. 2) "İki günü aynı hâlde olanlar aldanmışlardır" hadis-i şerifine uyarak, hep ilerlemeye gayret etmek. 3) Havatırı (kalbe gelen düşünceleri) yok etmek, gidermektir. Hep Allahü teâlâyı hatırlamaktır."
"Riyâzetin (nefsin arzularına uymamanın) sonu odur ki, kalbini aradığı zaman, Hakk'ın zikrinde ve hizmetinde bulsun. İster uykuda, ister uyanıklıkta olsun, aynen bir çocuk gibi olmalıdır. Çocuk bir şeyin sevgisi ile yatıp uyuyunca, uyandığında hemen o şeyi arar."
Yine buyurdu ki: "Avâm, zâhir temizliği için; havâs (seçilmiş büyük zâtlar) ise bâtın temizliği için çalışır. Kıyâmet günü, dünyâda iken zâhir temizliği için çalışıp, bâtıni temizliğe hiç ehemmiyet vermeyen kimseye Allahü teâlâ sitem eder ve buyurur ki: [Ey kulum! Senelerce insanların gördüğü yeri yâni dışını temizledin. Benim nazar ettiğim yeri (kalbini, gönlünü) ise temizlemek için bir ân uğraştın mı? Ömrünü nerelerde harcadın?]"
"Zâhiri (dış) tahâret (temizlik), abdest bozmakla gider. Bâtın (kalb) temizliği ise, Allah'tan gayrısını kalbe getirmekle bozulur. Gönlünü Allahü teâlâdan başkasına verme. O'ndan başkasının mührünü kalbine vurma!"
"Ey can kardeşim! Senelerce nefs-i emmâreye riyâzetler çektirdik. Buna rağmen onun şerrinden kurtulamadık. Âhirette kurtulmak için, nefsin hile ve tuzaklarına karşı çok uyanık olmalı, ondan Allahü teâlâya sığınmalıdır."
Şeyh Nûreddin hazretleri, vefatından önce buyurdu ki:
"ÖMRÜM BOŞA GEÇTİ!.."
"Ömrüm boşa geçti. Ma'şûkun kokusunu alamadım. Hayret sahrâsında ve hasret meydanında başıboş top gibi döndüm durdum. Yaş altmışı geçti, ok elden çıktı. Nefs-i emmârenin şerrinden kurtuluş olmadı. Elde hava, ciğerde ateş, gözde yaş kaldı. Pişmanlık ve mahcûbiyetten başka kazanç, dert ve âhdan başka yol yok. Ne kadar çırpındıysak da maksada kavuşamadık. Dünyâ aldanma yeri, nefs ziyânkâr, Hak ise çok gayretlidir. O hâlde kalbde nasıl neşe olabilir. Allahü teâlâ Dâvûd aleyhisselâma vahyedip buyurdu ki: Ey Dâvûd! Günahkârlara müjde ver ki, ben gafûrum (çok magfiret ediciyim). Sıddikları da korkut ki, ben gayûrum (çok gayretliyim)."